Programa; Vali Mustafa Masatlı, Belediye Başkanı Mehmet Sarı, il protokolü, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
Programda gerçekleştirilen açılış konuşmaları kapsamında İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Emir Gültekin, Yunus Emre’nin kültürümüze, tarihimize, edebiyatımıza ve Anadolu coğrafyasına kattığı değerlerin önemine işaret etti.
YUNUS EMRE, DİLİMİZ TÜRKÇE’NİN DE EN GÜÇLÜ ŞAİRLERİNDENDİR
Daha sonra, Türk milletinin en önemli değerlerinden, Anadolu irfanının büyüklerinden Yunus Emre’nin ebedî âleme göç edişinin 700’üncü yılını rahmetle andıklarını belirten Amasya Belediye Başkanı Mehmet Sarı konuşmasında şunları kaydetti; “Bu vesileyle Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO) bu yılı Yunus Emre’yi Anma Yılı ilan etti. Biz de Yunus Emre Yılı vesilesiyle dilimizin, kültürümüzün, medeniyetimizin inşacısı büyüklerimizden Yunus Emre’yi anacak, anlamaya çalışacak ve hikmetli şiirlerinden dem almaya gayret edeceğiz. Şiirleriyle sevgi, barış, kardeşlik, iyilik, yardımlaşma gibi medeniyetimizin temel değerlerini gönüllere nakşeden tasavvuf edebiyatımızın büyüklerinden Yunus Emre, dilimiz Türkçe’nin de en güçlü şairlerindendir. Ancak ona şair demek kıymetini ifade etmekte yetersiz kalır. Çünkü iki kıta şiir yazana şair deniyor. O yüzden Yunus Emre’yi “Sözün Sultanı” diye anmanın daha doğru olduğunu düşünenlerdenim. Çünkü o emir ve talimatla değil, her satırında sevgiyi, barışı, kardeşliği, birliği, dayanışmayı işlediği şiirleriyle tahtını gönüllere girmiştir. Hacı Bektaş-ı Veli ile aynı dönemde yaşayan ve Anadolu’nun Moğollar tarafından istila edildiği kasvetli yıllarda şiirlerinde verdiği sevgi ve hoşgörü mesajlarıyla milletimizin üzerine güneş gibi doğmuştur. Bütün canlılar bir gayeyle yaratılmıştır. İnsan ise yaratılış gayesini bilmesi ve o gaye doğrultusunda yaşaması emredilmiştir. Tabiî herkesin yaratılış gayesinin şuurunda olduğunu söylememiz mümkün değildir. Şayet her insan yaratılış gayesinin şuurunda olsaydı yeryüzünde bu kadar kötülük, haksızlık, adaletsizlik, eşitsizlik, huzursuzluk olmazdı. Bu sebeple yeryüzü, yaratılış gayesinin şuurunda olanlar ile olmayanların mücadelesine sahne olmaktadır. Yunus Emre, kendisi gayesini şöyle özetlemiştir: “Ben gelmedim dava (düşmanlık) için, Benim işim sevi için, Dost'un evi gönüllerdir, Gönüller yapmaya geldim.” Evet, yaratılış gayesinin ve davasının gönül yapmak olduğunu söyleyen Yunus Emre’yi bizim için önemli kılan bir diğer yanı da Türkçe’mizi en güzel şekilde kullanmasıdır. Onun yaşadığı dönemde Konya’daki Selçuklu Sarayı’nda ve çevresinde yaygın kullanılan dil Farsça idi. O ise, ana dilimizden başka bir lisan kullanmaya heveslenmemiş ve Türkçe’mizi sade ve yaygın bir şekilde kullanarak günümüze kadar ulaşmasına katkıda bulunmuştur. Ayrıca milletimizin arasındaki sevgi bağlarını güçlendirerek, birlik içinde kardeşçe yaşamalarını temin etmeye çaba göstermiştir. Bu duygu ve düşüncelerle gönüller sultanı Yunus Emre’yi vefatının 700’üncü yılı vesilesiyle bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum” dedi.
Son olarak günün anlam ve önemine yönelik konuşmasını gerçekleştiren Vali Mustafa Masatlı ise şu ifadelere yer verdi: “Anadolu coğrafyasının gönül sultanlarından Yunus Emre'yi, Mürşid'inin deyişiyle ‘Bizim Yunus'u’ Hak’ka yürüyüşünün 700. yıl dönümünde anmak üzere toplanmış bulunuyoruz.
Yunus Emre bu topraklarda, Mevlana Celaleddin Rumi gibi, Hacı Bektaş-ı Veli gibi, Pir Sultan Abdal gibi, insanımızın hafızasına kazınmış bir gönül eridir. O, insanlara, hayvanlara ve tüm yaratılmışlara olan sevgisini ‘Yaradılanı severim, Yaradan’dan ötürü’ sözleriyle dile getirmiş, günümüzde belki de eksikliğini en çok hissettiğimiz değerlerden olan, karşılık beklemeden sevmeyi, tüm insanlığa bir kez daha hatırlatmıştır.
Yunus'un öğretileri Sadece bu topraklarda değil, dünyanın dört bir yanında değer görmüş ve Ülkemizin girişimleri sonucu Yunus Emre'nin vefatının 700. yıl dönümü UNESCO anma ve kutlama etkinliklerine dahil edilmiştir. Bununla birlikte 2021 yılı Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN Beyefendinin takdirleriyle ‘Yunus Emre ve Türkçe Yılı’ olarak da ilan edilmiştir. Bizler de bu çerçevede, Yunus Emre'nin hoşgörüsünü, tasavvuf anlayışını, gönül dünyasını ve bilgeliğini daha iyi anlamak adına çeşitli programlar düzenleyerek, ‘Bizim Yunus'u’ genç kuşaklara ve toplumumuza yakından tanıtmaya çalışıyoruz.
Yunus Emre öyle bir birleştirici değerdir ki; Anadolu'da birçok yerde kendisine atfedilen mezarlar bulunmakta ve o yörelerin insanları Yunus'un kendi diyarlarında olması ile övünmektedir. O’nun yüzyıllar sonra bile bu sevgiye nasıl mazhar olduğunu anlamak için kişiliğine bakmak yeterlidir. Yunus, çağları aşan bilgeliğine rağmen, daima mütevaziliği, alçak gönüllülüğü ve hoşgörüyü elden bırakmamıştır. Yunus ayrıca, bu topraklarda Güzel Türkçe'mizi en duru haliyle kullanmış, kafiyeli sözler söylemektense, insanımızın kalbine işleyen, gönülden gönüle uzanan sevgi köprüleri kurmayı tercih etmiştir.
Bizler de, çocuklarımıza ve gençlerimize, evlerimizde, okullarda ve sosyal hayatta ilk önce sevmeyi, güzel ahlakı, milli ve manevi değerlerimizi öğretmeliyiz. Bunları başaramazsak Yunus'un; ‘İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır.’ mısralarında vurguladığı gibi, sadece maddi bilgileri ezberleyen, insani değerlerinden uzak nesiller yetiştirmiş oluruz. Dünyamızın; savaşları, salgın hastalığı ve kendilerini gelişmiş ve demokratik olarak niteleyen sözde büyük devletlerin mazlumlara yaptığı zulümleri yaşadığı günümüzde, tüm insanlığın Yunus’un öğretilerine ihtiyacı vardır.
Bu düşüncelerle Yunus Emre’nin, birlik ve beraberliği öğütlediği; “Gelin tanış olalım. İşi kolay kılalım. Sevelim, sevilelim. Bu dünya kimseye kalmaz.” sözleriyle konuşmama son verirken, mütefekkir, şair ve mutasavvıf Yunus Emre'yi vefatının 700. yıl dönümünde rahmet ve hürmetle yad ediyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.”
Konuşmaların ardından Yunus Emre’ye ait şiirlerden oluşan dinleti ve tiyatral gösteriyle program sona erdi.