Beslenme şeklinden saatlere, yenen yemeğin çeşidinden hareket miktarına kadar birçok şeyin değiştiği Ramazan Ayı'nda kişilerin yeni döneme uygun alışkanlıklar geliştirmesi önemlidir. 11 ayın sultanı Ramazan-ı Şerif'in başlamasıyla 14 saat açlık sonrası beslenme düzenimiz elbette değişecek. Peki nasıl beslenmeliyiz? Hangi besinler daha uzun süre tok kalmamızı sağlar? İftar sonrası gelen ağırlık hissinden nasıl kurtulabiliriz?
Beslenme ve Diyet Uzmanları Ramazan ayında nasıl beslenilmesi gerektiği konusunda bilgiler verdi.
“Oruç tutmak ruhsal ve bedensel bir arınmadır. Bu arınmanın bedenimiz açısından sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesini sağlamak için her zaman olduğu gibi yeterli ve dengeli beslenmeliyiz.’ Oruç tutmanın vücudumuza sağladığı katkıları da dile getiren uzmanlar Düzenli uyku ile vücudumuz Ramazan ayında zararlı fazlalıklarından arınarak kendini yeniler, mide-bağırsak sistemimiz dinlenir, alkol ve sigara alımı olmadığı için kanımız temizlenir ayrıca karaciğerimiz de kendini yeniler. Düzenli bir beslenme alışkanlığı kazanabilmemiz için bize bir fırsat doğar.’
“Uzun süreli açlık, ara öğünlerin ortadan kalkması ve toplam öğün sayısının azalmasına bağlı olarak metabolizma yavaşlama eğilimi göstermekte ve kilo kontrolü zorlaşmaktadır. Ancak doğru bir beslenme tarzı ve doğru planlanmış egzersizlerle metabolizmanın yavaşlamasını engelleyerek, Ramazan ayını sağlıklı ve kilo almadan geçirmek mümkündür.’ diyerek kilo kontrolü sıkıntılarına da değiniliyor.
Ramazan ayında nasıl beslenilmesi gerektiğine ilişkin bilgi veren ve hangi besinlerden uzak durmamız gerektiğini söyleyen uzman diyetisyenler “Ramazan’da sahura kalkmayı alışkanlık haline getirmek yapılacak en doğru davranıştır, bu şekilde hem açlık süreniz azalır hem de metabolizma hızınızı korumuş olursunuz. Sahurda; kızartma, kavurma, salam, sosis, sucuk (şarküteri ürünleri) vb. gibi çok yağlı, çok baharatlı ve tuzlu yiyeceklerden uzak durmalıyız. Bunlar daha fazla susamaya neden olacağı için oruç tutmamızı güçleştirecektir. Sahurda çok yemek yerine, daha yavaş sindirilen, daha uzun süre tokluk hissi sağlayan proteinli ve lifli yiyecekler tercih edilmelidir. Bunlar; Tam tahıllı ürünler, süt ürünleri, (yoğurt, ayran, süt, kefir vb.) yumurta, ceviz, kavrulmamış fındık veya kavrulmamış badem, kuru meyveler, menemen (yumurtalı, zeytinyağlı, soğanlı, biberli, domatesli, maydanozlu) şekersiz hoşaf veya komposto, taze sebze ve meyvelerdir. Rafine ürünlerden, beyaz undan yapılmış kek, poğaça, kurabiye, vb. gibi hamur işleri ve şekerli yiyeceklerden uzak durmak gerekir.
Tüm gün aç kalan vücudumuza, iftarda 3-4 çeşit yemeği bir arada ve hızlı bir şekilde alırsak, boş midemize bir anda çok yükleniriz. Bu durum midemizde ağırlık, bulantı, gaz, yanma, reflü gibi sağlık sorunlarına yol açacaktır. Bunları önlemek için, iftarda su veya hurma ile orucumuzu açtıktan sonra bir kâse çorba ile devam edip en az 15-20 dakika ara verip sonra ana yemeğe geçmeliyiz. En doğru pişirme yöntemleri ızgara, fırınlama, haşlama ve buğulamadır, bu şeklide pişirilen yemekler hem midemizi rahatsız etmez hem de kalori alımını kontrol etmiş oluruz.
İftardan hemen sonra tatlı tüketmemeliyiz, bunun için 1 saat beklemek daha sağlıklı olacaktır. Ayrıca tatlı ihtiyacını her gün değil haftada birkaç gün ile sınırlandırıp şerbetli olmayan, hafif tatlılar tercih etmeliyiz. Diğer günler ise meyve tüketebiliriz.”
Gün içerisinde uzun süre susuz kaldığınızda sıvı ve mineral kaybı yaşanacağını söyleniyor bu durumu telafi edebilmek için iftar ve sahur arasında bol su ve ayrıca maden suyu içmeye özen göstermemiz gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca İftardan sonra hareket edilmesi gerektiğinin de altı çiziliyor. “İftarı yaptıktan 1-2 saat sonra hafif tempolu yapacağımız 30-45 dakikalık yürüyüşler ile metabolizmamızın yavaşlamasını ve aldığımız besinlerin yağ olarak depolanmasını önleyebiliriz.”