İşkencenin İnsanlık Dışılığı

İsmail Erdal

21-11-2024 11:34

“İşkencenin İnsanlık Dışılığı ve 12 Eylül’de Demokratlara Uygulanan Zulüm”

İşkence, insanlık tarihinin en karanlık ve utanç verici uygulamalarından biridir. Orta Çağ’da kullanılan “çivili sandalye” gibi aletler, insanın insana ne denli acımasız davranabileceğinin somut örnekleridir. Bu tür işkence aletleri, mahkumları fiziksel ve psikolojik olarak çökertmek amacıyla tasarlanmış, yüzlerce keskin metal çiviyle kaplı sandalyelerdi. Mahkumlar bu sandalyelere oturtulup sıkıca bağlanır, hareket etmeleri engellenerek çivilerin derilerine batması sağlanırdı. Amaç, mahkumları itirafa zorlamak veya ağır bir şekilde cezalandırmaktı.

Ne yazık ki, işkence uygulamaları sadece Orta Çağ’la sınırlı kalmamış, modern zamanlarda da devam etmiştir. Türkiye’nin yakın tarihinde, 12 Eylül 1980 askeri darbesi sırasında, demokratlara ve muhaliflere yönelik sistematik işkenceler uygulanmıştır. Bu dönemde, gözaltına alınan ve tutuklanan binlerce kişi, insanlık dışı muamelelere maruz kalmıştır.

12 Eylül darbesi sonrasında cezaevlerinde uygulanan bazı işkence yöntemleri şunlardır:

. Filistin Askısı: Bir İnsanlık Suçu

İşkence, insanlık tarihinin en karanlık yüzlerinden biridir. Ne yazık ki, bu korkunç uygulamaların arasında “Filistin askısı” adıyla bilinen yöntem, işkencenin en acımasız formlarından biri olarak öne çıkmaktadır. İnsan haklarına tamamen aykırı olan bu uygulama, fiziksel ve psikolojik yıkıma yol açarak bireyin onurunu, bedenini ve ruhunu hedef alır.

Filistin askısında, mağdurun kolları arkadan bağlanır ve bir kancaya ya da ip yardımıyla yukarı doğru çekilir. Bu pozisyon, omuz eklemlerinde ve kolların bağlandığı noktalarda şiddetli ağrılara ve kalıcı hasarlara neden olur. Omuzların çıkması, sinirlerin zarar görmesi ve hatta kol kaybına kadar varan sonuçlar bu işkencenin bedelidir. Ancak işkencenin en yıkıcı etkisi yalnızca fiziksel değildir. Maruz kalan kişi, bu süreçte dayanılmaz bir çaresizlik hissi yaşar; ruhunda derin yaralar açılır.

Bu yöntemin adı neden Filistin askısıdır? Bunun arkasında siyasi bir ima, bölgesel bir işaret olabilir mi? İşkencenin adı ne olursa olsun, bu sorular bizi yalnızca bir yere götürür: insanlık onurunun ayaklar altına alınması.

Filistin askısı, yalnızca bireyin değil, tüm insanlığın vicdanını sarsan bir utanç vesikasıdır. Bu yöntemle ilgili en çarpıcı gerçek ise bunun bir devlet politikası ya da sistematik bir baskı aracı olarak kullanılmasıdır. Tarih boyunca farklı coğrafyalarda ve rejimlerde uygulanan bu işkence yöntemi, işkenceyi meşru gören zihniyetin bir yansımasıdır.

Bize düşen, bu tür insanlık suçlarına karşı sesimizi yükseltmek ve kurbanların acılarına ortak olmaktır. Her kim ve nerede olursa olsun, Filistin askısı gibi işkencelere maruz kalan insanların haklarını savunmak, insanlık onurunu korumak için bir zorunluluktur. İşkencenin olmadığı, insan haklarının gerçekten korunduğu bir dünya, yalnızca geçmişin karanlık sayfalarını hatırlamakla değil, aynı zamanda bu karanlıkları aydınlatacak adımları atmakla mümkündür.

Unutulmamalıdır ki, işkenceye sessiz kalmak, onu onaylamakla eşdeğerdir. Filistin askısı gibi yöntemler, yalnızca kurbanların değil, tüm insanlığın utancıdır. Bu utancı silebilmek için mücadele etmeye devam etmek zorundayız.

 • Falaka: Ayak tabanı ve ellerin içi gibi vücudun kaslı bölgelerine kalas, cop, zincir gibi aletlerle vurularak gerçekleştirilen bu yöntem, ayak tabanlarını ve el ayalarını patlatır, tırnakları söker ve sakat bırakırdı.

 • Elektrik Şoku: Mahkumlara hassas bölgelerinden elektrik verilerek acı çektirilirdi.

 • Köpek Saldırtma: Tutuklular çırılçıplak soyulur ve üzerlerine köpekler saldırtılırdı.

 • Ayaktan Asma: Tutuklular ayaklarından asılarak uzun süre bekletilir, bu sırada fiziksel ve psikolojik işkenceye maruz kalırlardı.

Bu yöntemler, insanlık onurunu hiçe sayan, acımasız ve zalimce uygulamalardı. 12 Eylül döneminde, demokratik hak ve özgürlükleri savunan birçok kişi, bu tür işkencelere maruz kalmış, fiziksel ve ruhsal olarak derin yaralar almıştır.

İşkencenin her türlüsü, insanlık onuruna aykırıdır ve hiçbir gerekçeyle meşrulaştırılamaz. Geçmişte yaşanan bu acı tecrübeler, insan haklarının korunmasının ve demokrasinin ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmaktadır. Toplum olarak, bu tür insanlık dışı uygulamaların bir daha asla yaşanmaması için geçmişten ders almalı ve geleceğe daha bilinçli adımlarla yürümeliyiz.

İsmail Erdal 18.11.2024

DİĞER YAZILARI “24 Kasım: Bir Hüzün ve Hatırlama Günü” 01-01-1970 02:00 Anılarınızı Kaleme Alarak Ölümsüzleştirin 01-01-1970 02:00 “Laiklik: Özgürlüğün ve Aydınlığın Teminatı” 01-01-1970 02:00 'Laikliğin Eğitim ve Bilim Üzerindeki Rolü: 01-01-1970 02:00 Kahire’de Tarihe Yolculuk-8 Son bölüm 01-01-1970 02:00 “Cumhuriyetin Çınarı: Muazzez İlmiye Çığ’ın Ardından” 01-01-1970 02:00 "Cumhuriyetimizin Temel Değerleri ve Günümüzdeki Tehditler" 01-01-1970 02:00 Kahire’de Tarihe Yolculuk-7 01-01-1970 02:00 Kahire’de Tarihe Yolculuk-6 01-01-1970 02:00 Kahire’de Tarihe Yolculuk-5 01-01-1970 02:00 Kahire’de Tarihe Yolculuk-4 01-01-1970 02:00 Kahire’de Tarihe Yolculuk-3 01-01-1970 02:00 Kahire’de Tarihe Yolculuk”- 2 01-01-1970 02:00 “Nil’in Kıyısında: Kahire’de Tarihe Yolculuk” 01-01-1970 02:00 “Eğitimde Ahlak ve Değerlerin Önemi: İnsani Bir Yaklaşım” 01-01-1970 02:00 10 Kasım ve Atatürk'ün Ardından Bıraktığı Miras 01-01-1970 02:00 Orta Doğu Toplumunun Çıkmazı 01-01-1970 02:00 “Demokrasiyi Korumak: Halkın Seçtiği Yöneticilere Saygı” 01-01-1970 02:00 Özgürlüğün Sembolü Bayrak 01-01-1970 02:00 Yaşasın Cumhuriyet! 01-01-1970 02:00 “Vatan Uğruna Fedakarlık: Boğaz Şehitliği’nde Kahramanlık İzleri” 01-01-1970 02:00 Akpınarlılarla Tarihe Yolculuk 3. Gün 01-01-1970 02:00 Akpınarlılarla Tarihe Yolculuk İkinci Gün 01-01-1970 02:00 Kıbrıs’ta Kuşakları Birleştiren Dördüncü Buluşma 01-01-1970 02:00 ‘’Minik Canların Umutlarını Çalanlar Para Hırsı Uğruna Geleceğimiz Karartılıyor’’ 01-01-1970 02:00 Tarikatların Gölgesinde Laiklik 01-01-1970 02:00 Vatan Savunmasında İbadet ve Dayanışma: 01-01-1970 02:00 İklim Değişikliğinin Ayak Sesleri 01-01-1970 02:00 3. Maddeyi Tartışmaya Açmak Tehlikeli Bir Girişim 01-01-1970 02:00 Kız Çocukları: Eşitlik Mücadelesinde Büyüyen Hayatlar 01-01-1970 02:00 “Avcılık Spor Değil 01-01-1970 02:00 Amasya Elması 01-01-1970 02:00 Alevlerle Yazılan Özgürlük 01-01-1970 02:00 Sessiz Çığlıklarımız Ne Zaman Duyulacak? 01-01-1970 02:00 Aklın Yolu Birdir 01-01-1970 02:00 Türk çiftçisine bir an önce "KENEVİR" ekme yetkisi verilmelidir. 01-01-1970 02:00 “Bafra Pidesinin Peşinde: Anılar ve Arayışlar” 01-01-1970 02:00 "Geleceğin Enerjisiyle Eğitimi Aydınlatan Öncü Adımlar" 01-01-1970 02:00 Sınıfta İmamın Yeri Olabilir mi? 01-01-1970 02:00 Çocukluk Adımlarımın Büyülü Yolculuğu 01-01-1970 02:00 Kadınlarımızın Toplumdaki Yeri 01-01-1970 02:00 İtfaiyeciler Günü: Yangın Güvenliğinin Kahramanları 01-01-1970 02:00 Dünya ile Bağlarımızı Koparmayalım: 01-01-1970 02:00 “İnsan Hayatına Teknolojinin Dokunuşu” 01-01-1970 02:00 “Dualarla Gelecek Kurulmaz: Bilimden Uzaklaşan Toplumlar Yok Olmaya Mahkum” 01-01-1970 02:00 “Haşhaş: İnsanlık Tarihinin Köklerinden Günümüze Uzanan Bir Yasaklı Bitki” 01-01-1970 02:00 “Haşhaş Çiçekleri Arasında Yürüyüş: 1950'lerde Taşova'da Bir Çocukluk Hikayesi" 01-01-1970 02:00 Kenevir: İnsanlık İçin Bir Miras, Egemen Güçler İçin Bir Tehdit 01-01-1970 02:00 “12 Eylül: Türkiye’nin Karanlık Dönemi ve Kaybedilen Gelecek" 01-01-1970 02:00 “Doğanın Tacı: Gürsu’nun Sularında Hayat Bulmak" 01-01-1970 02:00 Eğitimi Korku Değil, Bilim Şekillendirmeli 01-01-1970 02:00 “Kötülüğün Yankısı: Falaris Boğası ve Adaletin Karanlık Yüzü" 01-01-1970 02:00 “Masumiyetin Katledildiği Yerde İnsanlık Utandı" 01-01-1970 02:00 1916 yılında Arap Yarımadası’nda önemli bir dönüm noktası yaşandı 01-01-1970 02:00 “Köy Enstitülerinin Işığı ve Cumhuriyetin Aydınlık Geleceği" 01-01-1970 02:00 Toprağın Üstü Altından Kıymetli 01-01-1970 02:00 Amasya, yüzyıllardır sanatın, müziğin, merkezi olmuş bir şehir 01-01-1970 02:00 Bir Akpınar Efsanesi: İbrahim Aydın’a Veda 01-01-1970 02:00 Bu Topraklarda Mustafa Kemal'ler Yenilmez: 01-01-1970 02:00