“Akpınar Mezunları Kıbrıs’ta: Kuşakları Birleştiren Dördüncü Buluşma”
Akpınar İlköğretmen Okulu'nun 1968 yılı mezunları, Kibar Yazıcı’nın öncülüğünde yıllar önce başlattığı buluşma geleneğini bu kez Kıbrıs’ta dördüncü kez gerçekleştirdik. Alınan karar neticesinde, katılmak isteyen tüm
Akpınar mezunlarının davet edildiği bu anlamlı, yeniden bir araya gelen dostlar için unutulmaz bir fırsat sundu. Kıbrıs’ın tarihi atmosferinde gerçekleşen bu buluşma, sadece eski arkadaşlıkları tazelemekle kalmadı, aynı zamanda Akpınar mezunlarının kardeşliğini pekiştiren özel bir anı olarak hafızalarda yerini aldı.
Kıbrıs, bu yıl Akpınar İlköğretmen Okulu mezunları için adeta yılların özlemini giderme durağı oldu. 56 yıl aradan sonra birbirini bulan dostlar, 21-25 Ekim 2024 tarihleri arasında, tarih kokan bu güzel adada bir araya geldi. Tam 48 kişiydik, herkesin yüzünde tanıdık bir gülümseme, yüreklerde eski günlerin sıcaklığı vardı. Zamanın üzerimize bıraktığı izleri silercesine sarıldık birbirimize. Her adımda, her bakışta geçmişin taptaze anıları yeniden canlandı. Bu buluşma, yalnızca eski dostları bir araya getirmedi; aynı zamanda yılların eskitemediği dostlukların, kalplerimizde nasıl derin izler bıraktığını bir kez daha hatırlattı.Kıbrıs gezimiz, heyecan dolu bir yolculuğun ilk adımı olarak İzmir’den başladı. Pegasus Hava Yolları’na ait uçağa binerek Ercan Havalimanı’na ulaştık. Havalimanında İstanbul’dan gelen grup bize katıldı, ardından Ankara’dan gelen dostlarımızla da bir araya geldik. Kıbrıs’ta birleşen bu üç grup, dostluk ve heyecan dolu anlar yaşamak için buluşmuştu. Hep birlikte, rehberimizin yönlendirmesiyle tur otobüsüne bindik ve Beş Parmak Dağları’nın muhteşem manzarası eşliğinde Girne’ye doğru yola çıktık. Dağların büyüleyici yeşilliği içimizi ferahlatırken, Girne’ye varınca kendimizi sahil kenarındaki sıcak bir kahvaltıda bulduk. Bu güzel sabah, Kıbrıs maceramızın başlangıcı oldu.Çıralı Bakery’de kahvaltı yapmak için oturduğumuzda, ilk izlenimim mekanın dış görünüşünün temiz ve ferah olmasıydı. Bahçede, zeytin ağaçlarının gölgesinde oturup güzel bir kahvaltı yapmayı planladık. Açık hava, güneşli bir gün ve huzur dolu bir atmosfer bu güzel başlangıcı tamamlıyordu.
Hizmet oldukça hızlı ve güler yüzlüydü, çalışanlar samimiydi. Ancak sunulan kahvaltı, mekânın ambiyansına kıyasla beklentimizin biraz altında kaldı. Menüde yer alan yiyecekler genellikle hamur işleri üzerineydi ve bu durum, daha çeşitli bir kahvaltı beklentisi olan bizler için biraz eksik hissettirdi. Özellikle taze sebze, zeytin, peynir ve meyve gibi kahvaltı sofrasında bulunmasını beklediğimiz temel ürünlerin azlığı, zengin bir kahvaltı arayanları pek tatmin etmeyebilirYine de bu güzel ortam, doğanın içinde oturmanın keyfi ve personelin sıcaklığı, sabahımıza huzur kattı. Eğer çeşitlilik konusunda biraz daha dikkatli olurlarsa, Çıralı Bakery, Girne’de kahvaltı için tercih edilebilecek harika bir yer olabilir.
Kıbrıs gezimizin birinci gününde, adanın tarihi ve kültürel mirasından biri olan Beyaz Manastır’ı ziyaret ettik. Rehberimizin eşliğinde bu manastırın tarihine doğru bir yolculuğa çıktık. Burası, adeta bir meclis gibi işleyen, dini eğitim merkezlerinden biri olarak öne çıkıyor. Hem ibadet edilen, hem de rahiplerin yaşam alanı olan bu yapıyı, bir külliye olarak düşünebilirsiniz. Beyaz Manastır denmesinin nedeni, buradaki rahiplerin beyaz giysiler giymesiymiş. Zira genelde rahipler siyah giyinirken, buradaki beyaz giysiler barışı simgeliyormuş. Hatta bu yüzden manastır, Barış ve Özgürlük Manastırı olarak da anılıyormuş.
Manastırın tarihi, 12. yüzyıla kadar uzanıyor. O dönemde Kudüs’ten kaçan beyaz giysili Agustin Tarikatı’na bağlı Katolik rahipler buraya yerleşmiş. Fakat 1571 yılında Osmanlı, Kıbrıs’ı fethettikten sonra bu manastır Ortodokslara devredilmiş. Yani orijinalde Katolik olan yapı, 1974 yılına kadar Ortodoks bir manastır olarak kullanılmış.
Rehberimiz, içeride bulunan ikonlardan ve dini resimlerden de bahsetti. Özellikle, sağda İsa’nın, solda ise Meryem Ana’nın yer aldığı ikonalar oldukça dikkat çekiciydi. Ayrıca, ikonalar arasında Ayavyorgi olarak bilinen, İngilizlerin St. George dediği figür de bulunuyordu. Bu figürün elinde bir mızrakla bir ejderhayı öldürdüğü sahne, rahiplerin dini hikayeleri resimlerle nasıl anlattığını gözler önüne seriyordu.
Hristiyanlıkta İsa’nın öldükten sonra hangi İncil’in kabul edilmesi gerektiğiyle ilgili tartışmalar da rehberimizin değindiği önemli bir konuydu. 325 yılında İznik Konsili’nde, bugün hala geçerli olan dört İncil (Markos, Luka, Yuhanna ve Matta) kabul edilmiş.
Sonuç olarak, Beyaz Manastır, sadece dini bir merkez olmanın ötesinde, Kıbrıs’ın kültürel ve tarihsel geçmişine ışık tutan önemli bir yapı. Hem Katolik hem de Ortodoks geleneklerinin izlerini taşıyan bu manastırda geçirdiğimiz zaman, Kıbrıs’ın dinler arası geçiş sürecini ve barışın simgesi olan beyaz giysili rahiplerin hikayesini anlamamıza yardımcı oldu.
Kıbrıs yolculuğumuzun ilk günü, herkesin gözlerinde yorgunluğun izleri vardı. Gece boyunca uykusuz kalmış olmamız, hem heyecanımızdan hem de yolculuğun uzunluğundan kaynaklanıyordu. Ancak buna rağmen, sabahın ilk ışıklarıyla Girne’nin o büyüleyici atmosferinde kendimizi bulduk. Girne’nin her köşesi adeta tarihin izlerini taşıyordu, gezdikçe büyülendik, bu güzellikler bir nebze olsun yorgunluğumuzu hafifletiyordu.
Saat 14.00 kadar, Girne’nin önemli noktalarını gezdikten sonra, deniz kenarındaki Oskar Otel’e ulaştık. Otelin geniş bahçesi ve Akdeniz’in o dingin maviliği hemen bizi kendine çekti. Herkes odalarına çekilmeden önce, otele giriş yaptığımızda otelin sunduğu rahatlık ve konforu hemen fark ettik. Odalar geniş, ferah ve huzur vericiydi. Odalarımıza yerleştikten sonra manzaraya karşı oturup biraz soluklanmak, otelin ve çevresinin sunduğu sakinliği içimize çekmek gerçekten iyi geldi. O kadar yolculuğun ardından bu dinlenme imkanı, adeta ilaç gibiydi.
Denizin sesi, odalarımıza kadar ulaşırken, gecenin yorgunluğunu üzerimizden atmak için tam da ihtiyacımız olan huzuru bulmuştuk. Oskar Otel, konforu ve sakinliğiyle bize dinlenmek için mükemmel bir yer sunmuştu. Bu güzel mekanda geçen ilk gün, enerjimizi toplamak için harika bir fırsat oldu.
Akşam yemeğimizi otelin restoranında aldık. Restoranın her şey dahil konsepti, gerçekten beklentilerin üzerinde bir zenginlik sunuyor. Dünya mutfaklarından örnekler, farklı kültürlere hitap eden lezzetlerle adeta bir ziyafet şöleni gibiydi. Her ülke vatandaşının damak tadına uygun yemeklerin ve tatlıların özenle hazırlanmış olması, herkesin keyif alarak sofradan kalkmasını sağladı. Grup olarak büyük bir zevk ve keyif içinde yemeklerimizi yedik. Her birimiz, farklı tatlar keşfetmenin mutluluğuyla dolu dolu bir akşam geçirdik. Hem lezzetler hem de atmosfer kusursuzdu; gerçekten unutulmaz bir akşam yemeği deneyimiydi.
Bu yıl aldığımız kararla ve dört ay önce biletlerimizi alarak planladığımız Kıbrıs gezisine, eşimin rahatsızlığı sebebiyle katılamama durumundayken dostlarımızın ısrarlarına dayanamadık. Uzun vadeli bir program yapmıştık, yaş aldıkça uzun vadeli programlar yapmak da daha zor oluyor. Eşim rahatsızdı fakat dostlarımızın içten daveti ve desteği ile geziye gitme kararı aldık.
Şehir gezileri sırasında arkadaşlarımız otobüsün arka koltuklarını bize tahsis ettiler, gezi boyunca her adımda yanımızda oldular, yardımlarını esirgemediler. Bu samimi ve içten davranışlar bizi çok mutlu etti. İyi ki böyle dostlarımız var, onların varlığına bir kez daha şükrettik. Bu gezide bizlere gösterdikleri ilgi ve yardımları için gönülden teşekkür ediyoruz. Dostlarımızla birlikte olmak, bu tür güzel anıları paylaşmak bizim için gerçekten kıymetli.
İsmail Erdal 21.10.2024 Girne
Kıbrıs Gezi notları 1. Gün