Kız Çocukları: Eşitlik Mücadelesinde Büyüyen Hayatlar

İsmail Erdal

12-10-2024 12:42

11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü vesilesiyle, kız çocuklarının dünyada ve Türkiye’de karşılaştığı zorluklara dikkat çekmek son derece önemlidir. Kadın olmak, kız çocuk olarak büyümek birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de çeşitli zorluklarla doludur. Her ne kadar hukuki düzeyde eşitlik için adımlar atılmış olsa da, özellikle kız çocukları toplumun farklı kesimlerinde ciddi engellerle karşılaşmakta, potansiyellerini gerçekleştirmekte zorlanmaktadırlar.

Türkiye’de kız çocuklarının eğitime erişimi son yıllarda bazı bölgelerde iyileşmiş olsa da, kırsal bölgelerde ve dezavantajlı topluluklarda hala ciddi eşitsizlikler devam etmektedir. Bazı aileler, geleneksel ve ataerkil değerler sebebiyle kız çocuklarını erken yaşta okuldan alarak evlenmeye zorlamakta ya da ev işleri ve tarım gibi alanlarda çalıştırmaktadırlar. Bu durum, kız çocuklarının eğitimde geri kalmalarına ve ileride ekonomik özgürlüklerini kazanmalarının önünde büyük bir engel oluşturur.

Türkiye’de erken yaşta evlilikler hala bir sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Özellikle kırsal kesimlerde, kız çocuklarının 18 yaşından önce evlendirilmeleri geleneksel bir uygulama olarak kabul görmektedir. Erken yaşta evlilik, kız çocuklarının eğitimini yarıda kesmesine, sosyal hayattan kopmalarına ve fiziksel-psikolojik sağlık sorunları yaşamalarına yol açmaktadır. Ayrıca erken yaşta doğum yapan kız çocukları, çocuk sağlığı ve anne sağlığı konusunda ciddi risklerle karşı karşıya kalmaktadır.

Kız çocukları, toplumsal cinsiyet rolleri ve beklentileri nedeniyle çoğu zaman baskı altındadır. Geleneksel cinsiyet rolleri, kız çocuklarının büyürken erkek çocuklarına kıyasla daha fazla kısıtlamayla karşılaşmasına yol açar. Aile içinde ve toplumda, kız çocuklarından daha fazla itaatkâr, sorumlu ve fedakâr olmaları beklenir. Bu durum onların hayallerini gerçekleştirmeleri, özgüven geliştirmeleri ve kendilerini ifade etmeleri önünde büyük bir engel teşkil eder.

Türkiye’de kız çocukları şiddet ve istismarın kurbanı olma riski altındadır. Fiziksel, duygusal ve cinsel şiddet vakaları, toplumda ciddi bir sorun olmaya devam etmektedir. Çocuk yaşta cinsel istismara uğrayan birçok kız çocuğu, hukuki ve toplumsal desteğin yetersizliği nedeniyle adaletin yerini bulmasını beklerken daha fazla mağduriyet yaşamaktadır. Özellikle kırsal bölgelerde bu tür olaylar aile içinde gizlenmekte ve yargıya taşınmamaktadır. Bu durum, çocuk haklarının korunmasını zorlaştırmaktadır.

Kız çocukları, özellikle kırsal kesimde ve yoksul ailelerde çocuk işçiliği ile de karşı karşıya kalmaktadır. Tarım, ev içi hizmetler ya da küçük işletmelerde çalıştırılan kız çocukları, eğitimlerinden geri kalarak erken yaşta iş gücü piyasasına dahil edilmektedir. Çocuk işçiliği, hem fiziksel hem de ruhsal gelişimlerini olumsuz etkilemekte, onların ileride kendi yaşamlarını kurma şansını azaltmaktadır.

Kız çocuklarının karşılaştıkları bu zorluklarla mücadele etmek, toplumsal cinsiyet eşitliği için önemli adımlar atmayı gerektirir. Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması, erken yaşta evliliklerin önüne geçilmesi, şiddet ve istismara karşı etkili hukuki düzenlemelerin yapılması, kız çocuklarının korunması için elzemdir. Aynı zamanda, ailelerin ve toplumun bilinçlendirilmesi, kız çocuklarına daha fazla fırsat tanınması ve onların özgüvenlerini geliştirecek programların uygulanması gerekmektedir.

11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü’nü kutlarken, Türkiye’de ve dünyada kız çocuklarının daha güvenli, özgür ve eşit bir dünyada yaşayabilmeleri için çaba göstermemiz gerektiğini hatırlamalıyız.

İsmail Erdal 11.10.2024 Muğla

DİĞER YAZILARI ‘’Minik Canların Umutlarını Çalanlar Para Hırsı Uğruna Geleceğimiz Karartılıyor’’ 01-01-1970 02:00 Tarikatların Gölgesinde Laiklik 01-01-1970 02:00 Vatan Savunmasında İbadet ve Dayanışma: 01-01-1970 02:00 İklim Değişikliğinin Ayak Sesleri 01-01-1970 02:00 3. Maddeyi Tartışmaya Açmak Tehlikeli Bir Girişim 01-01-1970 02:00 “Avcılık Spor Değil 01-01-1970 02:00 Amasya Elması 01-01-1970 02:00 Alevlerle Yazılan Özgürlük 01-01-1970 02:00 Sessiz Çığlıklarımız Ne Zaman Duyulacak? 01-01-1970 02:00 Aklın Yolu Birdir 01-01-1970 02:00 Türk çiftçisine bir an önce "KENEVİR" ekme yetkisi verilmelidir. 01-01-1970 02:00 “Bafra Pidesinin Peşinde: Anılar ve Arayışlar” 01-01-1970 02:00 "Geleceğin Enerjisiyle Eğitimi Aydınlatan Öncü Adımlar" 01-01-1970 02:00 Sınıfta İmamın Yeri Olabilir mi? 01-01-1970 02:00 Çocukluk Adımlarımın Büyülü Yolculuğu 01-01-1970 02:00 Kadınlarımızın Toplumdaki Yeri 01-01-1970 02:00 İtfaiyeciler Günü: Yangın Güvenliğinin Kahramanları 01-01-1970 02:00 Dünya ile Bağlarımızı Koparmayalım: 01-01-1970 02:00 “İnsan Hayatına Teknolojinin Dokunuşu” 01-01-1970 02:00 “Dualarla Gelecek Kurulmaz: Bilimden Uzaklaşan Toplumlar Yok Olmaya Mahkum” 01-01-1970 02:00 “Haşhaş: İnsanlık Tarihinin Köklerinden Günümüze Uzanan Bir Yasaklı Bitki” 01-01-1970 02:00 “Haşhaş Çiçekleri Arasında Yürüyüş: 1950'lerde Taşova'da Bir Çocukluk Hikayesi" 01-01-1970 02:00 Kenevir: İnsanlık İçin Bir Miras, Egemen Güçler İçin Bir Tehdit 01-01-1970 02:00 “12 Eylül: Türkiye’nin Karanlık Dönemi ve Kaybedilen Gelecek" 01-01-1970 02:00 “Doğanın Tacı: Gürsu’nun Sularında Hayat Bulmak" 01-01-1970 02:00 Eğitimi Korku Değil, Bilim Şekillendirmeli 01-01-1970 02:00 “Kötülüğün Yankısı: Falaris Boğası ve Adaletin Karanlık Yüzü" 01-01-1970 02:00 “Masumiyetin Katledildiği Yerde İnsanlık Utandı" 01-01-1970 02:00 1916 yılında Arap Yarımadası’nda önemli bir dönüm noktası yaşandı 01-01-1970 02:00 “Köy Enstitülerinin Işığı ve Cumhuriyetin Aydınlık Geleceği" 01-01-1970 02:00 Toprağın Üstü Altından Kıymetli 01-01-1970 02:00 Amasya, yüzyıllardır sanatın, müziğin, merkezi olmuş bir şehir 01-01-1970 02:00 Bir Akpınar Efsanesi: İbrahim Aydın’a Veda 01-01-1970 02:00 Bu Topraklarda Mustafa Kemal'ler Yenilmez: 01-01-1970 02:00