SAADET ZİNCİRİ DÖNEMİ...
"Ben Müslümanım; nas var, faize karşıyım, onun için düşürüyorum" diyen Erdoğan, dün aniden çark ederek; parasını TL olarak mevduat faizine yatıranlara dünya ortalamasına göre hem 15 kat daha yüksek faiz teklif etti, hem de vade sonunda kur farkı faiz kazancını geçerse, o farkı da ödeme garantisi verdi...
Yani; faiz getirisini kura ezdirmeme garantisi verdi...
Yani; faiz kazancını koruma altına aldı, kutsadı...
-İyi de nerede kaldı Müslümanlık, nerede Nas?
Özellikle yurt içi ve dışındaki para baronlarının gözünü kamaştıracak bir şey bu...
Bozdurup milyon dolarları, TL alıyorsun...
Yatırıyorsun faize yüzde 15 faiz alıyorsun...
Kur farkı varsa onu da alıyorsun; sonra geçiyorsun dövizciye; 100 milyon dolarını, 115 milyon dolar olarak alıp çıkıyorsun...
Kim ödeyecek bu barona 15 milyon doları?
Daha da önemlisi neden ödenecek?
Daha Erdoğan bu muhteşem yöntemi açıklamadan bazı vergi kalemlerine yüzde 36 zam yapıldığı açıklanmıştı...
Para babalarına bu sıcak karı, kolay parayı siz işte o vergilerle ödeyeceksiniz...
Dolar gelecek, TL olacak faize yatacak.. Yattığı yerden kazanacak...
Dolarlar kasası boş, hatta ekside Merkez Bankasına gidecek...
Merkez Bankası kasası dövizle dolacak...
Bu sayede hükümet döviz üzerinden vadesi gelen dış borçları ödeyebilecek...
Köprü ve hastanelere verilen dolar üzerinden garantilerin ödemeleri yapılabilecek...
İthal otomobiller, yedek parçalar ve montaj sanayinin ithal ürünlerine döviz sağlanacak...
Hükümetin kasası dolarla doluyor... döviz üzerinden dış borç, iç borç ödüyor...
Dövizle ithalatlar yapıyor...
Para baronları yattığı yerden dolar garantili yıllık yüzde 15 getiri elde ediyor...
Dünyanın uyanığı biziz ya; herkes çalışmadan, üretmeden kazanmaya başlıyor...
ABD, Almanya, Fransa; biz bunu nasıl daha önce akıl edemedik, biz neden çalışmadan, üretmeden kazanma formülünü bulamadık diyerek, Erdoğan'ı kıskanmaktan kahroluyor...
Şaka bir yana; bu ne ekonomik model, ne de sağlıklı bir piyasaya müdahale aracı...
Bu bildiğin saadet zinciri...
Bütün saadet zincirleri de patlamaya mahkumdur...
İnsanların çoğu bilir, telefon dolandırıcılığından daha bilindik ve daha kitlesel bir dolandırıcılık yöntemi vardır...
Her hafta bir kişi, farklı lüks arabalarla aynı berbere tıraşa gelmeye başlar...
Berber belli samimiyetten sonra, ne iş yaptığını sorar...
"Paramla para kazanıyorum, kısa vadeli yatırımlar yapıyorum" der...
Berberin hoşuna gider; kendi parasına da kazandırmasını ister...
Adam; bunu herkese yapmayacağını, ama onu sevdiğini söyleyerek alır 100 bin lirasını... Haftaya getirir 10 bin lira verir... derki; bu haftaki iş çok karlıydı, bu da senin paranın karı; ama her zaman böyle olmaz sen bunu aylık kazanacakmış gibi düşün...
Berberin gözler fal taşı...
10 bin aldı ama ertesi hafta 200 bin daha toplamış, adamı bekliyor...
Gelince o parayı da kabul ettirir, ve ayda 30 bin kazanmaya başlar...
Artık berberin de hayatı değişmeye bunu çevresine ballandıra ballandıra anlatmaya başlamıştır...
Duyan aynı kazancın peşine düşer; berbere rica eden edene...
Kaymakam bile duymuş, o da yatırmış, onlar da kazanmaya başlamıştır...
Kaymakam da o yatırımcıya, zengin müşteriler ve iş insanlarından daha büyük paralar toplayıp getirmeye başlar..
Ki; o adamın o paraları nereye koyduğuna, nereye sığdırdığına akıl sır eremeyecek kadar büyük paralar...
Çünkü ortada yatırım yok...
Adam her hafta geliyor; arabası ağzına kadar para dolu gidiyor...
Tabii; bir gün ortadan kaybolur...
Kaymakam intihar eder...
Berber ortadan kaybolur...
Bu anlattığım olay Karamürsel ilçesinde yaşanmıştı... Benzerleri ise bu ülke ile birlikte dünyada çok sık kurulan tezgahlardandır...
Erdoğan'da buna benzer bir şey sundu aslında parası olanlara, para babaları zenginlere...
Dövizde tutma, al getir TL yap faize yatır; Dolar olarak sıfır faiz almak yerine, yüzde 15 faiz al; ayrıca kazancın kurun altında kalırsa onu da telafi edeyim...
Ama işte bizim Karamürsel'deki adam gibi paraları alıp ortadan kaybolma şansımız yok...
O dolar garantili paraları getirip bankalara koyanlar, bizi yattıkları yerden gazoz emcükler gibi, emcükleyecekler...
Bu modelde daha az batabileceğimiz tek şey; dövizin TL karşısında her yıl asgari yüzde 15 yükselmesi olur.. Eğer dolar yükselmek yerine düşmeye devam ederse; bu model sayesinde hazineye ve bize açacağı zararın tahribatı inanın katlanabilecek gibi olmaz...
Aklı başında olanlar düne kadar TL değer kaybederken üzülürken; bu model sürdüğü sürece, değer kazanmasından endişelenecek...
O derece saçma bir kısır döngüye giriyoruz...
Anlayacağınız yeni modelimizin her iki ucu .oklu değnek...
Mutlaka bir yerimize bir şekilde girecek...
Bu modele ilk seçimin sonunda mutlaka son verilir... Erdoğan kazansa da son verilir...; çünkü sürdürülebilir bir model değil...
Zaten bir diğer sıkıntı da bu modelin tahmin edilebilir bir ömrünün olması...
Yani o verilen sıcak dövizlerin geri çıkacağı bir zaman...
Bu da ülke için ayrıca altına konmuş saatli bomba gibi rahatsız edici...
Düşünsenize sıcak-sıcak dolarları topladınız, karşılığında yüze 15 faiz verdiniz... o paralarla dış ve iş borç ödemeleri, garanti ödemeleri, ithalatlar yaptınız ve bir gün geri ödeme vaktiniz geldi...
O yoğun talebin açacağı tahribatla ilgili bir fikri olan var mı?
Saatli bomba derken; dikkat çekmek istediğim bu...
Şimdi Müslümanlara soruyorum; siz para baronlarının dolarlarını bozdurup, TL ile kur korumalı yüzde 15 faize yatırmalarını istiyor musunuz?
Bu olursa bu ülkenin vatandaşların kazancı ne olacak?
Kemal Vanlı