Tarikatların Gölgesinde Laiklik

İsmail Erdal

18-10-2024 23:29

“Tarikatların Gölgesinde Laiklik: Türkiye Cumhuriyeti’ne Yönelik Tehditler ve Tarihi Dersler”

İslam dininin tarih boyunca devlet yönetimiyle olan ilişkisi, hem İslam devletlerinin kuruluşunda hem de bu devletlerin yönetiminde derin etkiler yaratmıştır. İslam, yalnızca bireysel inanç ve ibadet alanıyla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda toplumsal düzeni şekillendiren, hukuk ve yönetim alanında belirleyici olan bir din olarak varlığını sürdürmüştür. İslam’ın devlet yönetiminde kendine yer bulduğu örneklerden biri, İslamiyetin doğuşunda,  Medine’de oluşturduğu yapıydı. Bu yapı, dini esaslara dayalı bir devlet modeliydi ve Müslümanların yaşamlarını düzenleyen bir sistem olarak ortaya çıktı. Bu yapı, sonraki dönemlerde Emeviler, Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar gibi büyük İslam devletlerinin temelini oluşturdu.

Emevi ve Abbasi dönemlerinde, İslam devleti saltanata evrilmiş ve halifelik makamı, hem dini hem de siyasi gücü elinde bulundurmuştur. Bu dönemde halifeler, İslam’ı bir devlet yönetim aracı olarak kullanmışlar, saltanatlarını meşrulaştırmak için dini ideolojiye dayalı bir yönetim biçimi geliştirmişlerdir. Bu bağlamda, devlet ve dinin iç içe geçtiği ve tarikatların siyasi gücün bir parçası olduğu dönemler yaşanmıştır. Bu tarikatlar ve dini cemaatler, zamanla siyasette ve devlet yönetiminde söz sahibi olmuş, yönetim kadrolarında etkin bir rol üstlenmişlerdir. Ancak bu süreç, İslam devletlerinin çöküşüne de zemin hazırlamış, özellikle Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarında dini cemaatlerin ve tarikatların devlet yapısını zayıflattığı görülmüştür.

Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte Türkiye, laik bir devlet düzenine geçmiş ve din ile devlet işleri kesin hatlarla ayrılmıştır. Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, laiklik ilkesini benimseyerek devletin tüm dini oluşumlardan bağımsız olmasını sağlamaya çalışmıştır. Laiklik, devletin dini esaslara dayanmadan yönetilmesi ve tüm inanç gruplarına eşit mesafede durması anlamına gelir. Ancak, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, siyasi İslam’ın devletin yönetiminde etkin olma çabaları devam etmiştir. Özellikle tarikatlar ve cemaatler, bu süreçte örgütlenerek eğitim ve sosyal alanlarda etkin olmuşlar ve devletin laik yapısına zarar verme potansiyeli taşımışlardır.

Türkiye’de tarikat ve cemaatlerin devlet içinde söz sahibi olma çabaları, çeşitli dönemlerde siyasi hareketlerle birleşmiş ve laikliği tehdit eden unsurlar haline gelmiştir. Özellikle FETÖ yapılanması, devleti ele geçirmek için darbe girişiminde bulunmuş ve başarısız olmuştur. Ancak bu yapının devleti ele geçirme girişimi, tarikatların devlet içindeki tehlikeli varlığını gözler önüne sermiştir. Bugün Türkiye’de birçok tarikat ve cemaat, çeşitli kurumlar ve okullar üzerinden devletin çeşitli organlarına nüfuz etmekte, bakanlıklar ve kamu kuruluşlarında hakimiyet kurma çabalarını sürdürmektedirler. Bu yapıların nihai amacı, laik devlet düzenini yıkarak dine dayalı bir yönetim biçimi kurmaktır.

Emeviler ve Abbasiler döneminde görüldüğü gibi, din ve devletin iç içe geçtiği yönetim modelleri, devleti zayıflatmış ve bu devletlerin çöküşüne zemin hazırlamıştır. Aynı şekilde, Türkiye Cumhuriyeti’nde de tarikatların ve cemaatlerin laik devlet yapısını zayıflatma çabaları, ülkenin geleceği için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Tarikatların devleti ele geçirme girişimleri, modern Türkiye’nin kuruluş felsefesi olan laiklik ilkesine aykırıdır ve bu yapılar, laikliği zayıflatarak dini esaslara dayalı bir yönetim modeli kurmayı hedeflemektedirler.

Bu noktada, Türkiye’nin laik yapısının korunması ve güçlendirilmesi elzemdir. Tarikat ve cemaatlerin devlet içinde etkin olmasının önüne geçilmeli, din ve devlet işleri arasındaki ayrım net bir şekilde korunmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkesi olan laiklik, demokrasinin ve özgürlüğün teminatıdır. Bu ilke, devletin dini baskılardan uzak, özgür ve tarafsız bir yapıya sahip olmasını sağlar. Laikliğin zayıflatılması, toplumun birliğini ve demokrasinin işleyişini tehlikeye atar.

Sonuç olarak, Türkiye’de tarikat ve cemaatlerin devleti ele geçirme çabaları geçmişten günümüze var olan bir tehdit unsurudur. Bu yapıların devleti ele geçirme amaçlarına karşı laiklik ilkesine sahip çıkmak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız yapısını korumak, herkesin görevidir. Laiklik, sadece bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda özgür bireylerin huzur içinde yaşayabileceği bir toplum düzeninin temelidir.

İsmail Erdal 18.10.2024

DİĞER YAZILARI “24 Kasım: Bir Hüzün ve Hatırlama Günü” 01-01-1970 02:00 İşkencenin İnsanlık Dışılığı 01-01-1970 02:00 Anılarınızı Kaleme Alarak Ölümsüzleştirin 01-01-1970 02:00 “Laiklik: Özgürlüğün ve Aydınlığın Teminatı” 01-01-1970 02:00 'Laikliğin Eğitim ve Bilim Üzerindeki Rolü: 01-01-1970 02:00 Kahire’de Tarihe Yolculuk-8 Son bölüm 01-01-1970 02:00 “Cumhuriyetin Çınarı: Muazzez İlmiye Çığ’ın Ardından” 01-01-1970 02:00 "Cumhuriyetimizin Temel Değerleri ve Günümüzdeki Tehditler" 01-01-1970 02:00 Kahire’de Tarihe Yolculuk-7 01-01-1970 02:00 Kahire’de Tarihe Yolculuk-6 01-01-1970 02:00 Kahire’de Tarihe Yolculuk-5 01-01-1970 02:00 Kahire’de Tarihe Yolculuk-4 01-01-1970 02:00 Kahire’de Tarihe Yolculuk-3 01-01-1970 02:00 Kahire’de Tarihe Yolculuk”- 2 01-01-1970 02:00 “Nil’in Kıyısında: Kahire’de Tarihe Yolculuk” 01-01-1970 02:00 “Eğitimde Ahlak ve Değerlerin Önemi: İnsani Bir Yaklaşım” 01-01-1970 02:00 10 Kasım ve Atatürk'ün Ardından Bıraktığı Miras 01-01-1970 02:00 Orta Doğu Toplumunun Çıkmazı 01-01-1970 02:00 “Demokrasiyi Korumak: Halkın Seçtiği Yöneticilere Saygı” 01-01-1970 02:00 Özgürlüğün Sembolü Bayrak 01-01-1970 02:00 Yaşasın Cumhuriyet! 01-01-1970 02:00 “Vatan Uğruna Fedakarlık: Boğaz Şehitliği’nde Kahramanlık İzleri” 01-01-1970 02:00 Akpınarlılarla Tarihe Yolculuk 3. Gün 01-01-1970 02:00 Akpınarlılarla Tarihe Yolculuk İkinci Gün 01-01-1970 02:00 Kıbrıs’ta Kuşakları Birleştiren Dördüncü Buluşma 01-01-1970 02:00 ‘’Minik Canların Umutlarını Çalanlar Para Hırsı Uğruna Geleceğimiz Karartılıyor’’ 01-01-1970 02:00 Vatan Savunmasında İbadet ve Dayanışma: 01-01-1970 02:00 İklim Değişikliğinin Ayak Sesleri 01-01-1970 02:00 3. Maddeyi Tartışmaya Açmak Tehlikeli Bir Girişim 01-01-1970 02:00 Kız Çocukları: Eşitlik Mücadelesinde Büyüyen Hayatlar 01-01-1970 02:00 “Avcılık Spor Değil 01-01-1970 02:00 Amasya Elması 01-01-1970 02:00 Alevlerle Yazılan Özgürlük 01-01-1970 02:00 Sessiz Çığlıklarımız Ne Zaman Duyulacak? 01-01-1970 02:00 Aklın Yolu Birdir 01-01-1970 02:00 Türk çiftçisine bir an önce "KENEVİR" ekme yetkisi verilmelidir. 01-01-1970 02:00 “Bafra Pidesinin Peşinde: Anılar ve Arayışlar” 01-01-1970 02:00 "Geleceğin Enerjisiyle Eğitimi Aydınlatan Öncü Adımlar" 01-01-1970 02:00 Sınıfta İmamın Yeri Olabilir mi? 01-01-1970 02:00 Çocukluk Adımlarımın Büyülü Yolculuğu 01-01-1970 02:00 Kadınlarımızın Toplumdaki Yeri 01-01-1970 02:00 İtfaiyeciler Günü: Yangın Güvenliğinin Kahramanları 01-01-1970 02:00 Dünya ile Bağlarımızı Koparmayalım: 01-01-1970 02:00 “İnsan Hayatına Teknolojinin Dokunuşu” 01-01-1970 02:00 “Dualarla Gelecek Kurulmaz: Bilimden Uzaklaşan Toplumlar Yok Olmaya Mahkum” 01-01-1970 02:00 “Haşhaş: İnsanlık Tarihinin Köklerinden Günümüze Uzanan Bir Yasaklı Bitki” 01-01-1970 02:00 “Haşhaş Çiçekleri Arasında Yürüyüş: 1950'lerde Taşova'da Bir Çocukluk Hikayesi" 01-01-1970 02:00 Kenevir: İnsanlık İçin Bir Miras, Egemen Güçler İçin Bir Tehdit 01-01-1970 02:00 “12 Eylül: Türkiye’nin Karanlık Dönemi ve Kaybedilen Gelecek" 01-01-1970 02:00 “Doğanın Tacı: Gürsu’nun Sularında Hayat Bulmak" 01-01-1970 02:00 Eğitimi Korku Değil, Bilim Şekillendirmeli 01-01-1970 02:00 “Kötülüğün Yankısı: Falaris Boğası ve Adaletin Karanlık Yüzü" 01-01-1970 02:00 “Masumiyetin Katledildiği Yerde İnsanlık Utandı" 01-01-1970 02:00 1916 yılında Arap Yarımadası’nda önemli bir dönüm noktası yaşandı 01-01-1970 02:00 “Köy Enstitülerinin Işığı ve Cumhuriyetin Aydınlık Geleceği" 01-01-1970 02:00 Toprağın Üstü Altından Kıymetli 01-01-1970 02:00 Amasya, yüzyıllardır sanatın, müziğin, merkezi olmuş bir şehir 01-01-1970 02:00 Bir Akpınar Efsanesi: İbrahim Aydın’a Veda 01-01-1970 02:00 Bu Topraklarda Mustafa Kemal'ler Yenilmez: 01-01-1970 02:00