Amasya Üniversitesi’nin ev sahipliğinde II. Uluslararası Öğrenme, Öğretme ve Eğitim Araştırmaları Kongresi(II. İnternational Learning Teaching and Educational Research Congress-ILTER)’nin açılışı gerçekleştirildi.
Milli Hakimiyet Yerleşkesi Kongre ve Kültür Merkezinde yapılan programa Milli Eğitim Bakanlığı(MEB) Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Safran, İlimiz Valisi Dr. Osman Varol, Amasya Milletvekili Hasan Çilez, Belediye Başkan Vekili Gönül Cebeci, Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı, İl Milli Eğitim Müdürü Doç. Dr. İlker Kösterelioğlu, kamu kurum kuruluş temsilcileri, öğretmenler, akademisyenler katıldı.
Güzel Sanatlar Lisesi öğrencilerinin müzik dinletisiyle başlayan programın açılış konuşmalarını ise Kongre Düzenleme Komitesi Başkanı Doç. Dr. Meltem Kösterelioğlu, Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı, Amasya Milletvekili ve Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Üyesi Hasan Çilez, İlimiz Valisi Dr. Osman Varol yaptı. Açılış konuşmalarının ardından MEB Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Safran ‘2023 Eğitim Vizyonu’ başlıklı konuşmasını gerçekleştirdi.
Bilim İnsanları ile Öğretmenler Buluşuyor
Kongre Düzenleme Komitesi Başkanı Doç. Dr. Meltem Kösterelioğlu kongrenin nihai hedefinin Eğitim Fakültesi bünyesinde bilimsel çalışmalara ev sahipliği yapmak, üniversite-milli eğitim iş birliğiyle öğretmenlerin mesleki gelişimine katkıda bulunmak ve bilim insanlarıyla öğretmenleri buluşturmak olarak özetledi.
Öğrenmenin Önemli Olduğu Bir Medeniyetin Mensuplarıyız
Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı yaptığı konuşmada beşikten mezara kadar öğrenmenin önemine vurgu yapan bir medeniyetin mensubu olmaktan dolayı her zaman gurur duyduklarını ve bundan sonra da duyacaklarını söyledi. Yurt dışı ve içi katılımcıların kongreye büyük katkıları olacağını ifade eden Elmacı, kongrenin başarıyla amacına ulaşmasını temenni etti.
İş Dünyası ve Üniversitenin İş birliği Önemli
Amasya Milletvekili ve Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Üyesi Hasan Çilez yaptığı konuşmada üniversitelerin yaygınlaşmasının önemine vurgu yaptı. Çilez; İş dünyası ve üniversite iş birliğinin önemine dikkat çektiği konuşmasında her ilde kurulan üniversitelerin bu iş birliğinin inşasında büyük misyonlar üstlendiğini ifade etti. Çilez, ‘’İllerimizde kurulan tüm üniversitelerin kıymetini bilmemiz ve bu üniversitelerin bütün sektörlere destek verebilir duruma gelebilmesinin yolunu hep birlikte bulabilmemiz gerektiğini düşünüyorum. Önümüzdeki hafta ders başı yapacak tüm çocuklarımıza, gençlerimize ve eğitimcilere başarılar diliyorum.’’ dedi.
Genç Dinamik Nüfus Geleceğe Doğru Kanalize Edilmeli
İlimiz Valisi Dr. Varol ise yaptığı konuşmada ülkemizin önemli insan kaynağına sahip olduğunu ve bu kaynağın çoğunluğunun genç ve dinamik nüfus olduğunu kaydetti. Genç ve dinamik nüfusumuzun geleceğe hazırlanmasının önemine dikkat çeken Varol, bu bağlamda devletimizin birtakım çalışmalar içinde olduğunu ifade etti.
Genç dinamik nüfusun geleceğe sağlıklı bir şekilde aktarılmasının sağlanmasında işin uzmanlarına, ömrünü bu işe vakfetmiş akademisyenlere, araştırmalara önemli görevler düştüğünü belirten Vali Varol, bu bağlamda üniversitemiz çatısı altında gerçekleştirilen bilimsel toplantıların da çok önemli olduğunu ifade ederek emeği geçen herkese teşekkür etti.
Bizim Çocuklarımız Zeki Çocuklar
MEB Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Safran ‘2023 Eğitim Vizyonu’ başlıklı konuşmasında 21. yüzyılın sürprizlerle dolu bir yıl olduğunu söyleyerek bilgi teknolojileri ve biyoteknoloji alanındaki gelişmelerin baş döndürücü bir hızla sürdüğünü belirtti.
Prof. Dr. Safran konuşmasında özetle şu cümleleri kaydetti:
‘’Ve bütün bu gelişmelere rağmen bizi gelecek yıllarda çok büyük sürprizlerin beklediğini biliyoruz. Böyle olunca toplumumuzu, geleceğimiz olan çocukları çok iyi düşünmek zorundayız. 2045’li yıllarda bugünkü mesleklerin yüzde 60’ı yok olacak, yeni yeni meslekler ortaya çıkacak. Bizim bunu şimdiden öngörmemiz gerekiyor.
21. yüzyıl dünyayı üçe böldü: değiştirenler, değişenler ve umutsuzlar. Ülkeler bu üç kategorinin birinde yer almak zorunda. Bizim Türkiye olarak hedefimiz değiştirenler kompartımanında yer almak. Buna göre ülkemizin geleceğini hazırlamak zorundayız.
Eğitim Sistemlerini Sık Değiştirmek Yerine Çağa Göre Güncellemeliyiz
Reform olarak yaptığınız bir şey belli bir uygulamaya ve veri temeline dayanmıyorsa bu reform sistem içinde geçerlilik kazanmamaktadır. Cumhuriyet tarihinin başından beri bizim yaptığımız reformlar maalesef veri ve analitik tabanlı bir zihniyetle hazırlanmış reformlar değildi ve sık değiştirdik. Aslında eğitim sistemleri sık değişmeyen ama çağın şartlarına göre sürekli güncellenen sistemler olmalıdır.
Bizim çocuklarımız gerçekten zeki çocuklar, yurtdışına gidip de lisansta, lisansüstü çalışmalarda başarısız olan çocuğumuz yok. Burada bizlerin ters yaptığı bir şey var, çocuklarımızda bir sıkıntı yok. Biz Milli Eğitim olarak tüm kurguyu iki ana damar üzerine kurduk: çocuklar ve öğretmenler.
Eğitimin Kalitesi Öğretmenin Kalitesinin Üzerinde Değildir
Dünyanın hiçbir yerinde eğitimin kalitesi öğretmen kalitesinin üzerinde değildir. Bizim MEB’te 2023 vizyonunun temeline oturttuğumuz düşünce, ana damar, özne hep öğretmen olmuştur.
Sistemimizde 965 bin öğretmen var. Ben iyi öğretmen yetiştirdiğimiz kanaatinde hiç olamadım. Biz iyi yetiştiremediğimiz öğretmeni sisteme soktuk ve sistemde de öğretmenin mesleki gelişim motivasyonunu sağlayamadık. Burada aslında topyekûn eğitim fakültelerinin, Eğitim Bakanlığının maalesef birtakım yanlış uygulamalarının rolü oldu.
Teknolojik Dönüşümü Sağlamalıyız
Eğitim içeriğini maalesef tamamen endüstriye dayalı olarak gözlemleme ve istihdama dayalı bir eğitim sistemine dönüş gibi yanlış bir algının da içerisindeyiz.
Emperyalizm özellikle 1950’lerden sonra insan kaynağını sömürmeye yönelik bir alan açtı kendine. Bu devşirme sadece beyin göçüyle ilgili olan bir şey değil. Bu devşirme çocuklarımıza verilen tabletler, çocuklarımızın elindeki cep telefonları ile yapıldı. Bu aletler ciddi anlamda zihinsel olarak onları belli bir alanda savunmasız bırakarak dönüşümü sağlayan cihazlar oldular. Önemli olan teknolojide bilgisayara, cep telefonuna sizin hâkim olmanızdır. Bizim bu dönüşümü sağlamamız lazım.
Çocuklar Müsaade Edin De Soru Sorsunlar
Artık soran sorgulayan ‘niçin’ sorusunu çok fazla soran bir nesil var. Müsaade edin de sorsunlar. Çocuklarımıza iyi davranırsak, onlarla empati kurarsak, onları iyi anlarsak o çocukları kazanırız ve onlar hep başarılı olurlar. Derslerinde başarılı olan çocuklarda en önemli faktör öğretmen sevgisidir. Onların ruh dünyalarına hitap etmemiz gerekiyor. Çocuklarımıza şefkatli davranmamız gerekiyor. Sevginin açamayacağı kapı yoktur. Öğretmenlerimize tavsiyemiz budur.
Eğitim Sistemimizin Tek Sorunu Sınav Baskısıdır
Türkiye’de eğitimde tek sorun vardır: sınav baskısı. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde okullar arasındaki fark yüzde 5 iken bizde yüzde 73. Bizim tek hedefimiz anneler olarak, babalar olarak, öğretmenler olarak çocuklarımız iyi okullarda okutmak. Peki iyi okullarımızın da sayısı talebe göre çok az. Otuz, kırk yıl geriye doğru gittiğinizde şunla karşılaşırsınız. Anadolu lisesi, fen lisesi ve bir de mahallemdeki lise. O lise de çok iyiydi, o liseden de tıp fakültesini kazanan, mühendis fakültesini kazanan çıkıyordu.
Dolayısıyla talebin çok olduğu performansı yüksek okullara girişte bir tercih yapmamız gerekiyor. Bunu da sınavla yapabiliriz ancak. İşte bu sınav bizim çocuklarımızın, öğretmenlerimizin, ailelerin maalesef eğitime bakışını saptıran bir yaklaşımdır. Bizim amacımızda okullarımız arasındaki nitelik farkını iki üç yıl içerisinde yüzde 50’lerin altına düşürmek.
Eğitim Kurumlarının Kalitesi Yükseltilmeli
Aynı şekilde üniversitelerde de standardı yükseltirseniz gençler ODTÜ’yü, Hacettepe’yi, İTÜ’yü ve Amasya Üniversitesini de tercih ederler. Amasya Üniversitesinden de iyi mühendis yetiştirecekseniz çocuk burayı da tercih eder. Yani eğitim kurumlarının kalitesini yükseltmek önemli olan. Bu farkı kapattığımız zaman, sınav baskısı ortadan kalktığı zaman Türkiye’deki öğrencilerimiz, Türkiye’deki anne babalar ve ülkemizde eğitim sisteminin sosyolojik olarak kaybettirdiklerini yeniden kazanırız. İnanın bütün hedefimiz budur. Bu geçiş biraz zaman alacaktır ve kademeli olarak gerçekleşecektir.
İnşallah hep beraber, el birliğiyle öğretmeni, velisi, siyasetçisi, vekili, valisi ile birlikte bu geçişi sağlayacağız. Eğer ekonomik ve sosyal bir krize girmişseniz bu krizden kurtulmanın yolu da eğitimli ve kaliteli insan yetiştirmektir.
Amasya Üniversitesi Güzel Bir Başarı Gösterdi
Amasya Üniversitemiz de güzel bir başarı gösterdi. Kendi yaşıt grubu arasında iyi bir noktada. Daha iyi noktalara da gelecektir. Özellikle bu kongrenin sonuçlarının, çıktı raporlarının bizlere yol göstermesini temenni ederim. Biz çok seslilikten yanayız, ortalama akılla değil, ortak akılla hareket etmeyi önemsiyoruz.’’
Yeni eğitim öğretim yılının da ülkemiz için hayırlı olmasını dileyen Prof. Dr. Safran kongrenin düzenlenmesinde katkısı olan herkese teşekkür etti.
Program sonunda İlimiz Valisi Dr. Osman Varol ve Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı katkılarından dolayı Prof. Dr. Mustafa Safran’a teşekkür ederek hediye takdiminde bulundular.
Kongre Düzenleme Komitesinin verdiği bilgiye göre kongreye Malezya, Almanya, Azerbaycan, Gürcistan, Yunanistan ve Hindistan gibi ülkelerden uluslararası katılımcılar olmak üzere toplam doksan araştırmacı katıldı. Kongre kapsamında beş atölye çalışması, altı çağrılı konuşmacı sunumları ve 130 sözlü bildiri sunulacağı da ifade edildi. Kongre 5-7 Eylül 2019 tarihleri arasında devam edecek.