DİSK KARADENİZ Bölge Temsilcisi ve Genel İş Sendikası Samsun Şube Başkanı Mutlu KARABACAK, asgari ücretin belirlenme sürecinin yaşandığı bu günlerde DİSK olarak asgari ücret miktarı ve diğer taleplerini yazılı bir açıklamayla anlattı.
KARABACAK açıklamasında DİSK’in asgari ücret konusundaki bugüne kadar olan tavrını şöyle anlattı:
“Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK, kuruluşundan bu yana asgari ücretin insanca yaşayacak bir seviyede ve uluslararası standartlara uygun saptanması için mücadele etmiştir.
Asgari ücretin 1936'da yasalaşmasından bu yana 85 yıl geçti. 1974'te asgari ücretin ulusal düzeyde saptanmasının üzerinden ise 47 yıl geçti. Türkiye oldukça uzun bir asgari ücret geleneğine sahiptir. Asgari ücret için verilen mücadele ülkemiz işçi hareketinde önemli bir yer tutmaktadır.
DİSK asgari ücretin saptandığı Asgari Ücret Tespit Komisyonunda maalesef temsil edilmiyor. Bunu önemli bir eksiklik olarak görmemize rağmen asgari ücretin sadece masa başında belirlenemeyeceğinin bilincinde olarak yıllardır asgari ücret tespit sürecine aktif biçimde müdahale etmeye,
asgari ücret konusunda üyelerimizin ve çalışanların farkındalığını artırmaya ve mücadeleyi yükseltmeye devam ediyoruz.
Her yıl kapsamlı asgari ücret raporları ile asgari ücret taleplerimizin bilimsel temellerini ortaya koyuyoruz. Daha önemlisi asgari ücret belirleme sürecini sadece masa başı müzakere sürecinden bir mücadele sürecine dönüştürmeye çalışıyoruz.
Önümüzdeki günlerde asgari ücrete ilişkin kapsamlı bir araştırma yayımlayacağız ancak asgari ücretin henüz müzakereler başlamadan çok önemli bir gündem haline gelmesi nedeniyle DİSK olarak temel görüşlerimizi ve taleplerimizi bir an önce kamuoyu ile paylaşmak istedik”
Karabacak yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi: “Asgari ücret sürecinde bütün emek örgütlerinin ortak bir tutum alması ve ortak politikalarla asgari ücret mücadelesi yürütmesinin son derece önemli olduğunu biliyoruz. Bu çerçevede geçmiş yıllarda DİSK, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ tarafından açıklanan asgari ücrete ilişkin
politikaların arkasında olduğumuzu bir kez daha açıklıyor ve bu yıl da benzer bir ortak tutumun son derece yararlı olacağını düşünüyoruz.
Asgari ücretin milyonların meselesi olduğunun farkında olarak aşağıdaki tespit ile talepleri kamuoyu ile paylaşıyor ve önümüzdeki günlerde bunlar için mücadeleyi yükselteceğimizi ilan ediyoruz.
TÜRKİYE'NİN Asgari Ücret Gerçekleri
Gerek 2018'den bu yana devam eden ekonomik kriz gerek Covid-19'un yaratmış olduğu iş ve gelir kayıpları, gerekse son aylarda giderek tırmanan fiyat artışları geniş emekçi kesimlerin alım gücünü düşürmüş ve pahalılığı en önemli toplumsal sorunlardan biri haline getirmiştir. Bugün Türkiye'de geçinebilmek emekçilerin en temel sorundur.
Pahalılığın panzehiri ücretlerin ve emek gelirlerinin artırılmasıdır. Bu nedenle 2022 asgari ücreti için oldukça güçlü bir beklenti oluşmuştur. Asgari ücretin insanca yaşamaya yetecek bir düzeye yükseltilmesi için güçlü bir toplumsal talep var. Bu talep sonuna kadar haklıdır ve insanca bir yaşamı olanaklı kılan asgari ücret artışı mümkündür.
İşçi sınıfı, emekçiler uzun çalışma saatleriyle ve ağır koşullar altında çalışarak, üreterek değer yaratmakta, ekonomiyi büyütmektedir. İşçilerin bunun karşılığından adil ve insanca yaşayacak bir ücrete hakkı vardır. Ancak bütün ekonomik göstergeler, emekçilerin ülkenin büyümesinden ve artan üretimden payını alamadığını; tersine yoksullaştığını ve sömürünün arttığını ortaya koymaktadır.
Asgari ücret düzeyi şu anda açlık sınırının altındadır. 10 bin TL'yi aşan yoksulluk sınırı ile asgari ücret arasında ise büyük bir uçurum vardır.
TL'nin hızla değer kaybetmesi nedeniyle asgari ücret dolar cinsinden son 15 yılın en düşük düzeyine gerilemiştir. Böylece Türkiye işgücü maliyeti açısından tekrar bir "ucuz emek cenneti” haline gelmiştir.
Asgari ücret genel ücret düzeyi açısından önemli bir göstergedir. Ücretlerin alt sınırı olan asgari ücretin diğer ücret ve emek gelirlerini de yukarı çekmesi gerekir. Bu nedenle asgari ücret gelir bölüşümü açısından kritik bir öneme sahiptir.
Ancak asgari ücret ülkemizde ücretlerin alt sınırı olmaktan çıkmış ve son yıllarda giderek ortalama ücret haline gelmeye başlamıştır. Avrupa ülkeleri içinde asgari ücret civarında ücretle çalışanların oranının en yüksek olduğu ülke Türkiye'dir.
Asgari ücrette yaşanan artışlar diğer emek gelirlerine yansımadığı için (özel sektördeki diğer ücretler, kamu işçisi ücretleri, memur maaşları ve emekli aylıkları asgari ücretten çok daha düşük arttığı için) ortalama ücretlerle asgari ücret arasında makas kapanmakta ve giderek daha fazla işçi asgari ücret civarında ücretlerle çalışmaya mahkûm olmaktadır.
Bugün asgari ücret dediğimizde sınırlı bir işçi kesiminin değil milyonların ücretini konuşuyoruz. Asgari ücret memleket ücreti haline gelmiştir.
Türkiye'nin bir asgari ücretliler toplumu haline gelmesinin temel sebebi sendikalaşmanın ve toplu iş sözleşmesi kapsamının son derece düşük olması ve mevzuatta var olmasına rağmen işverenlerin istememesi nedeniyle teşmil sisteminin uygulanmamasıdır.
Öte yandan AKP hükümetleri asgari ücretteki artış oranlarını memur maaşlarına, emekli aylıklarına ve kamu işçisinin ücretlerine yansıtmaktan kaçınmaktadır. Tüm bunların sonucunda Türkiye, giderek bir asgari ücretliler toplumu haline gelmektedir.
Bu kadar geniş kesimleri kapsayan asgari ücret üzerinde oldukça ağır bir vergi ve kesinti yükü söz konusudur. 2021 yılında brüt asgari ücretten 750 TL'den fazla vergi ve kesinti yapılmaktadır. Emekçiler tarafından ödenen dolaylı vergilerle asgari ücretin net harcanabilir kısmı daha da azalmaktadır.
Asgari ücret ülkemizde uluslararası standartların aksine işçinin ailesi hesaba katılmadan sadece kendisi için hesaplanmaktadır.
Taleplerimiz
Ülkemizin bir asgari ücretliler toplumu olmaktan çıkması, asgari ücretin insanca yaşayacak bir düzeye yükseltilmesi için aşağıdaki talepler etrafında mücadele yürütme kararlılığımızı kamuoyu ve emekçiler ile paylaşıyoruz:
Asgari ücret ülkemizde en düşük ücret değil ortalama ücret haline gelmiştir. Asgari ücret tespitinde bu gerçek dikkate alınmalıdır”
Asgari ücret sadece işçinin kendisinin değil ailesinin de geçim şartları dikkate alınarak adil bir düzeyde saptanmalıdır.
Asgari ücret baskılanmış ve güdümlü resmi enflasyona göre değil geçim şartlarına ve ekonomik büyümeye göre saptanmalıdır. Dar gelirlilerin gıda enflasyonu ile kişi başına ekonomik büyüme asgari ücret artışında esas alınmalıdır.
Asgari ücret net ödenmelidir. Ücretlerin asgari ücret kadar kısmından vergi alınmamalı ve asgari ücretliye bütçeden sosyal güvenlik pirim desteği sağlanmalıdır.
Asgari ücret sonrası ücretlere uygulanacak vergi dilimi yüzde 10 olmalıdır. Vergi dilimlerine uygulanacak tarife enflasyon, ekonomik büyüme ve yeniden değerleme oranları dikkate alınarak saptanmalıdır.
Asgari ücret artışında yoksulluk sınırı bir kriter olarak dikkate alınmalı ve hanede iki çalışan olması varsayımından hareketle asgari ücret yoksulluk sınırının yarısı civarında olmalıdır.
Asgari ücret saptanırken bütün ücretlerde iyileşme sağlayacak vergi ve pirim desteği sağlanmalıdır.
En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyinde olmalıdır.
Diğer emek gelirlerindeki artışlar (ücretler, maaşlar, yevmiyeler ve emekli aylık ve gelirleri) asgari ücret artışının altında kalmamalıdır.
Yasada yer alan teşmil mekanizması (toplu iş sözleşmelerinin sendikasız işyerlerine ve işçilere genişletilmesi) etkin biçimde uygulanmalıdır.
Sendikalaşma ve toplu pazarlık önündeki engeller kaldırılmalı ve böylece Türkiye bir asgari ücretliler toplumu olmaktan çıkarılmalıdır.
Asgari Ücret Ve Ücret İyileştirme Taleplerimiz
Yukarıdaki tespit ve taleplerden hareketle DİSK, 2022 yılı için ücretlerde ve asgari ücrette aşağıdaki talepler için mücadele edecektir.
*Bütün ücretlere 1.000 TL iyileştirme yapılmalıdır!
Ücretlerin asgari ücret kadar kısmı için 1.000 TL tutarında vergi ve pirim indirimi sağlanmalıdır. Bu destek Hazine tarafından karşılanmalıdır. Böylece bütün çalışanların ücretlerinde 1.000 TL iyileştirme mümkün olacaktır.
*Asgari ücret net 5.200 TL olmalıdır!
Gerek yoksulluk sınırı gerek gıda fiyatları artışı ve gerekse ekonomik büyüme dikkate alındığında 2022 yılında asgari ücreti en az net 5.200 TL olmalıdır. Dört kişilik bir ailenin asgari geçim şartlarını belirleyen yoksulluk sınırının Kasım 2021 itibarıyla 10 bin 200 TL'yi aştığını,
Aralık 2021'de ve 2022 yılında daha da yükseleceğini dikkate alarak (bir hanede iki asgari ücretli çalışan olduğu varsayımı ile) asgari ücretin yoksulluk sınırının yarısından az olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle 2022 yılı asgari ücreti 5.200 TL olmalıdır.
*En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir!
2008 yılında çıkarılan 5510 sayılı Yasa'dan önce asgari ücretten düşük emekli aylığı söz konusu değildi. Günümüzde emekli aylıkları Hazine tarafından karşılanan farkla 1.500 TL'ye tamamlanmaktadır. Emekli aylıklarında alt sınır asgari ücret olmalıdır.”