Amasya Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi Müdürü Azize Doyran, çalıştayın içeriği ve kapsamını anlatan detaylı bir sunum gerçekleştirdi. Ardından kürsüye gelen Valimiz Mustafa Masatlı şunları ifade etti: “Değerli meslektaşlarım, değerli il protokolü, kıymetli kamu kurum ve kuruluş temsilcileri, sivil toplum kuruluşlarımızın kıymetli temsilcileri, değerli basın mensupları, kıymetli katılımcılar. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı Yerelleştirme Çalıştayı’nın ilimiz ve ülkemiz adına hayırlara vesile olmasını diliyor, sizleri saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.
Üzülerek ifade ediyorum ki; içinde yaşadığımız dünya, evde, eğitim hayatında, çalışma yaşamında, sosyal ve siyasal platformlarda sosyal, kültürel, siyasal, ekonomik, psikolojik, sözlü, dijital ve diğer şekillerde, kadına yönelik şiddetin tüm boyutlarının ve çeşitlerinin yoğun şekilde yaşandığı bir dünyadır. Sözlü tacizden hayata kasta kadar her türlü şiddet, maalesef yaygın bir şekilde yaşanmaktadır. Kadına yönelik şiddet, insan haklarını da ihlal ve tehdit etmekte; insan onuruna, yaşam hakkına, özgürlük ve güvenliğe, aile kurumuna ve özel hayata, toplumun geleceğine zarar vermektedir.
Bu sebeplerle, kadınlarımızı ve kadın haklarını korumaya yönelik Devletimiz tarafından özellikle son yıllarda gerçekleştirilen hukuki düzenlemeler, var olan kurumsal mekanizmaların güçlendirilmesi, yeni kurum ve kanunların hayata geçirilmesi ve toplumsal farkındalığın arttırılmasına yönelik yapılan çalışmalar, nitelik ve nicelik boyutlarıyla büyük artış göstermiş, kadına yönelik şiddetle mücadele unsurlarını güçlendirmiştir. Bu çerçevede Birincisi 2007 ile 2010, İkincisi 2012 ile 2015, üçüncüsü 2016 ile 2020 yıllarında hazırlanmış ve uygulanmış olan; 2021 ile 2025 yıllarını kapsayacak şekilde "Şiddete sıfır tolerans" ilkesiyle hazırlanan “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı”, kadınlarımızın her açıdan güvenliğinin sağlanması, kadına yönelik şiddet eylemlerinin etkili ve orantılı şekilde cezalandırılması, adli süreçte mağdurun haklarını etkin kullanmasının sağlanması, toplumsal farkındalığın arttırılması gibi sahip olduğu birçok ilkeyle büyük önem arz etmektedir.
Bizler kadınlarımızın toplumumuzdaki yerini, önemini ve kıymetini aslında geçmişimize bakarak çok daha iyi anlayabiliriz. Çünkü kadın hakları ve kadına verilen kıymet, Türk kültürünün geçmişten bu yana sahip olduğu bir değerdir. Ata yurdumuz olan Orta Asya’dan itibaren binlerce yıllık tarihimize baktığımızda, Türklerde ailenin temelinin kadın olduğunu görürüz. Türk kadını ailesinde söz sahibi olmuş ve kocasına daima destek olmuştur. Bir Türk atasözü şöyle der: “Birinci zenginlik sağlık, ikinci zenginlik iyi kadındır”. Çok eski dönemlerde Avrupa’da ve diğer bölgelerde kadınlar köle olarak satılırken, Türk kadını her zaman hür ve özgür olmuştur. Türk kadınları ata binip ok atmış, top oynamış, güreş gibi ağır sporlar yapmış ve savaşlara katılmışlardır. Devlet yönetiminde, hakanların yanında hatun adı verilen eşleri de söz sahibi olmuştur. Ziya Gökalp bu durumu şöyle ifade etmiştir: “Eski ırkların hiçbiri kadınlara Türkler kadar hak vermemiş ve saygı göstermemiştir.”
Kadınlarımızın müstesna konumunu, Dinimiz açısından ele aldığımızda da görürüz ki; İslam Dini, kadın hakları üzerinde titizlikle durmuş ve kadını, hiçbir nizam ve sistemin veremediği müstesna bir makama sahip kılmıştır. İslam Dini, kız çocuklarını diri diri toprağa gömen, kadınları bir köle olarak gören karanlık cahiliye devri zihniyetini aydınlığa kavuşturan, bir güneş gibi doğmuştur. Kadın hakları konusunda İslam’ın ortaya koyduğu prensipler hiçbir sistemin ulaşamayacağı kadar yüce, açık ve nettir. İslam anlayışına göre; Aile, cemiyetin, kadın da ailenin temelidir. Bu sebeple İslamiyet’te kadına büyük önem verilmiş, ona şahsiyet kazandırılmıştır. İslam’da, erkekle kadın bir bütünün parçaları olmuştur. Biri diğeri için vazgeçilmez hayat arkadaşıdır. Kadınlara karşı iyi davranmak, tatlı ve yumuşak dille nazikçe konuşmak, kaba ve sert hareket etmemek Allah Resulü’nün güzel ahlakındandır. Peygamber Efendimiz: “Sizin en hayırlınız, kadınlarına karşı huyu en iyi olanlarınızdır.” ve “Cennet annelerin ayakları altındadır.” buyurmuştur.
Türk kadının önemini her fırsatta vurgulayan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ancak kadınlarından alacağı güçle yarınlara ulaşabileceğinden hareketle, kadınlarımızın birçok haklara kavuşması hususunda büyük icraatlara imza atan en önemli devlet büyüklerimizden birisi de hiç şüphesiz, Cumhuriyetimizin Kurucusu, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Atatürk, muhteşem öngörüsü ve çağın ötesindeki vizyonuyla harekete geçmiş, 5 Aralık 1934’te, günümüzden 87 yıl önce, Türk kadınının en demokratik hakkı olan, seçme ve seçilme hakkına kavuşmasını sağlamıştır. Bu inkılapla Türk kadını, Fransa ve İtalya’dan 11, Romanya’dan 12, Bulgaristan’dan 13, Belçika’dan 14, İsviçre’den ise 36 yıl önce seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur.
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, seçme ve seçilme hakkının yanı sıra, kadınlarımızın sosyal, ekonomik ve eğitim yönlerinden de eşit haklara kavuşmasını sağlamıştır. Tek kadınla evlenme ilkesi ve evlenebilmek için yaş sınırı, evlenecek olan kadının asla zorla evlendirilmemesi ve evlenmeye ait rızasını bizzat memura söylemesi, velayet hakkının kadına da tanınması, kadın ve erkeğin aynı oranda miras hakkına sahip olması, erkeğin kadını istediği zaman boşama hakkının kaldırılıp yerine erkek ve kadın eşit şekilde ancak dava açarak belli sebeplerle boşanabilecekleri bir madde eklenmesi, kadının mahkemede tanıklık edebilmesi ve kadına eğitim hakkının tanınması, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk kadınına gösterdiği önemin ve değerin bir neticesidir.
Türk toplumunun gelişip yükselmesinde aile yapısının önemine de yürekten inanan Atatürk: “Bu millet esas terbiyesini aileden almaktadır. Türk milleti öyle analara sahiptir ki her bir devrin büyük adamlarını bu analar yetiştirmiştir. Türk kadını daha büyük nesiller yetiştirmeye kabiliyetlidir.” ifadelerine yer vererek, Türk kadınının toplumumuzun çekirdeğinde yer alan önemli konumunu vurgulamaktadır. Sahip olduğumuz tarihi, kültürel ve inanç değerlerimize göre kadınlarımız, hayatımızın her alanında vazgeçilmez birer unsurdur.
Cumhurbaşkanı öncülüğündeki hükümetlerimizin çalışmaları ve politikaları sonucu, kadınlarımızın başta sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi ve toplumsal olmak üzere hayatın her alanına daha çok katılımının sağlanmasıyla, ülkemizi güçlü yarınlara kadınlarımızın verdiği destekle, daha emin adımlarla taşımaktayız. Bu kapsamda özellikle son yıllarda milletvekili, bakan, bakan yardımcısı, belediye başkanı, muhtar olarak kadınlarımızın genel ve yerel siyasete katılımları büyük oranda artmıştır. Bürokrasinin önemli alanlarından biri olan Türk Dışişlerinde 64 kadın, Büyükelçilik görevini icra etmektedir. İçişleri Bakanlığında 65 kadın mülki idare amiri bulunmaktadır. Kamuda çalışanların ise % 38’i kadındır. Üniversitelerde % 50 kadın öğretim elemanı mevcuttur. Profesör kadrosu içerisindeki kadın oranı %31, doçentler içerisindeki kadın oranı %39, Dr. Öğretim Üyeleri içerisindeki kadın oranı %43 ve Araştırma Görevlileri içerisindeki kadın oranı ise %50’dir.
Cumhurbaşkanı öncülüğünde, kadınlarımıza yönelik yapılan önemli çalışmalardan birisi de, 2018-2023 yıllarını kapsayacak şekilde hazırlanan “Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı”dır. Bu plan, kadınların sosyo-ekonomik yaşama katılımlarının güçlendirilmesi; hak, fırsat ve imkânlardan eşit şekilde yararlanmanın sağlanması; kadın erkek fırsat eşitliğinin tüm ana plan ve politikalara yansıtılması gibi hususlarda büyük önem arz etmektedir. Dolayısıyla bu eylem planı, kadının güçlenmesi konusunda hazırlanan oldukça kapsamlı bir eylem planıdır.
Cumhurbaşkanı öncülüğünde kadın girişimciliğine yönelik de birçok çalışma yapılmıştır. İş’te Anne Projesi ile 0-15 yaş aralığında çocuğu bulunan kadınlarımız en az % 50 istihdam garantili mesleki eğitim kurslarına veya işbaşı eğitim programlarına yönlendirilmiş, kadınlarımıza kursa veya programa devam ettikleri her gün için 95 TL tutarında ödeme yapılmıştır. İş’te Anne Projesi’nden 2020 yılı Ağustos ayı sonuna kadar ülkemiz genelinde 37.290 kadınımızı yararlanmıştır. Annelerin iyi işlerde istihdam edilmesini ve aile yaşamına destek olmasını hedefleyen Çocuk Bakım Desteği ile kadınlara kreş yardımı sağlanmıştır. “Annemin İşi Benim Geleceğim Projesi” ile Organize Sanayi Bölgelerinde kreşler kurulmuş, kadınların iş ve aile yaşamı arasındaki uyumu artırılmıştır.
Ülkemizde kadın girişimciliğinin teşviki ve yoksulluğun önlenmesi amacıyla devlet, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör iş birliğinde kadınlara pozitif ayrımcılık uygulanarak mikro kredi uygulamaları başlatılmıştır. Kadın girişimciliğini desteklemek noktasında girişimcilik eğitim programları, iş başı eğitim programları, mesleki eğitim programları, finansal okuryazarlığı seminerleri ile Tarım ve Orman Bakanlığınca yürütülen projelerle kırsalda yaşayan kadınlara, tarımsal üretimden girişimciliğe kadar çok farklı alanda eğitimler verilmiştir. Kadınların Ekonomik olarak Güçlenmesi ve Finansal Okuryazarlığının geliştirilmesi amacıyla başlatılan seminerlerde, bugüne kadar 81 ilde 28 bine yakın kadınımıza eğitim seminerleri verilmiştir. Kooperatifçilik Tanıtım ve Geliştirme Projesi kapsamında, kadınlara yönelik olarak toplantı, söyleşi gibi çeşitli etkinlikler düzenlenmiş ve kadın kooperatiflerimiz ziyaret edilmiştir. “Kooperatiflerin Desteklenmesi Programı” hayata geçirilerek, 2020 yılında toplam olarak 41 ilde faaliyet gösteren 139 kooperatifin 149 projesine 14 milyon TL’nin üzerinde hibe desteği sağlanmıştır.
Cumhurbaşkanı öncülüğünde Devletimizin kadınlarımıza yönelik daha birçok çalışması ve projesi mevcut olup, bunların sayısı her geçen dönem artarak devam etmektedir.
Toplumumuzun sahip olduğu tarihi, kültürel, sosyal, dini değerler ile Devletimizin çalışmaları neticesinde görülmektedir ki, kadınlarımızın önemi ve kıymeti paha biçilemezdir. Tüm bu ifade ettiklerimin ışığında canı gönülden vurgulamak isterim ki; kadın annemizdir baş tacımızdır, kadın eşimizdir göz nurumuz yoldaşımızdır, kadın çocuğumuzdur canımızdan bir parçadır;
Beyleri, kardeşleri, yurttaşlarıyla birlikte at sürerek cihan devletleri kuran ecdadımızdır kadınlarımız;
Kurtuluş Savaşında cepheye mühimmat ve erzak taşıyan, varoluş mücadelemize evlatlarını, kuzularını, kınalayarak şehadete uğurlayanlar analarımızdır kadınlarımızdır;
15 Temmuzda ellerinde Şanlı Bayrağımızla hainlerin kullandığı tankların önünde Türk erkeğiyle birlikte dimdik duranlardır Türk anaları, Türk kadınları.
Sevgileri, emekleri ve fedakârlıkları ile insanlığın umudu olan tüm kadınlarımıza huzurlarınızda bir kez daha şükranlarımı sunuyor, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı Yerelleştirme Çalıştayı’nın ilimiz ve ülkemiz adına hayırlara vesile olmasını diliyorum. Kadınlarımız için çok önemli kazanımlara, çok önemli çalışmalara imza atarak bizlere öncülük ve rehberlik eden Başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi olmak üzere, Bakanlarımıza, Bürokratlarımıza, Yöneticilerimize, Kamu Kurum ve Kuruluşlarımıza, Sivil Toplum Kuruluşlarımıza, Akademisyenlerimize ve emeği geçen herkese teşekkürlerimi iletiyor, burada bulunan tüm katılımcılara saygı ve sevgilerimi sunuyorum.”
Vali Mustafa Masatlı’nın açılış konuşmasının ardından çalıştayın diğer oturumlarına geçildi. 15-16-17 Kasım 2021 tarihlerinde sürecek olan çalıştayın sonunda, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı çerçevesinde Amasya İl Eylem Planı taslağı hazırlanacaktır.