Amasya Genelgesi, ulusal egemenliğe dayanan, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini oluşturan ilk kuruluş belgesi olması nedeniyle Türk tarihinde önemi olan metin.
Havza daki çalışmaları tamamladıktan sonra Mustafa Kemal ve arkadaşları 12 Haziran 1919’da Amasyaya geçtiler.
Milli mücadele çalışmalarını sürdüren Mustafa Kemal Hüseyin Rauf Orbay, Refet Bele ve Ali Fuat Cebesoy İle birlikte Amasya genelgesi hazırladılar.
Hazırlanan bildiri Konya’da bulunan Ordu müfettişi Kemal Paşa ile Erzurum da bulunan 15. kolordu Komutanı Kazım Karabekir’e sunuldu onların da onayını alınmasından sonra bir genelge ile 21- 22 Haziran 19199’da tüm mülki amir ve askeri komutanlara telgrafla ulaştırıldı.
Genelgenin hazırlanması;
İlk kez ulusal egemenlikten bahsedilmiştir. Bir ihtilal bildirisi niteliği taşımaktadır, çünkü İstanbul Hükümeti'ni hiçe saymakta; hükûmetin düşman devletlerin esiri olduğunu söylemekte ve milleti yine milletin kendisinin azmi ve kararlılığının kurtaracağını söylemektedir. Maddenin yorumu Türk Kurtuluş Savaşı'nın amacı ve yönetim şeklinin halk tarafından yapılması ve seçilmesidir.[1] Mustafa Kemal kendisinin hazırladığı Amasya Tamimi'ni, 9. Ordu Müfettişi sıfatı ile imzalamıştır.
Sivas'ta bir kongrenin toplanacağı, Amasya Genelgesi'nde belirtilmiştir.
Esaslar, Mustafa Kemal tarafından yaveri Cevat Abbas Bey'e 21-22 Haziran 1919 gecesi Amasya'da yazdırılmıştır.
Mustafa Kemal tarafından Cevat Abbas Bey’e yazdırılan temel esaslar şunlardır:
Vatanın bütünlüğü milletin bağımsızlığı tehlikededir.
İstanbul hükûmeti aldığı sorumluluğun gereğini yerine getirememektedir. Bu durum milletimizi yok olmuş gösteriyor.
Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
Milletin içinde bulunduğu durum ve şartların gereğini yerine getirmek ve haklarını gür sesle cihana duyurmak için, her türlü baskı ve kontrolden uzak millî bir heyetin varlığı zaruridir.
Anadolu’nun her bakımdan en güvenilir yeri olan Sivas’ta hemen millî bir kongre toplanması kararlaştırılmıştır.
Bunun için bütün illerin her sancağından milletin güvenini kazanmış üç temsilcinin mümkün olan en kısa zamanda yetişmek üzere yola çıkılması gerekmektedir.
Her ihtimale karşı bu mesele millî bir sır olarak tutulmalı ve temsilciler gereğinde yolculuklarını kendilerini tanıtmadan yapmalıdırlar.
Doğu illeri adına 10 Temmuz’da Erzurum’da bir kongre toplanacaktır. O tarihe kadar öteki illerin temsilcileri de Sivas’a gelebilirlerse Erzurum Kongresi'nin üyeleri de Sivas genel kongresine katılmak üzere hareket ederler.
Nutuk'un aynı bölümünde ifade edilir ki aslında bu taslak, dört maddelik bir müsvedde olarak dikte edilmiştir.
Amasya Genelgesi'nin sonuç bildirgesi bu taslak doğrultusunda gerçekleşmiştir. Bu taslak metnin sonunda, Mustafa Kemal'in, Kurmay Başkanı Albay Kazım Bey'in, kurmay heyetinden tebliğ işlerinden sorumlu memur Hüsrev Bey'in, askeri makamlara şifre yayan diğer bir yaver Muzaffer Bey'in ve sivil makamlara şifreleyen fakat Nutuk'ta adı açıklanmayan bir sivil memurun imzaları vardır ve Nutuk'ta ifade edildiğine göre bunlardan başka imzalar da vardır.
Hazırlanan bildirideki bu diğer imzalar, bahsi geçen ilk imzalardan sonra müsveddede yerini almıştır. Atatürk'ün Nutuk'ta, isimlerinden bahsetmediği bu imzaların sahipleri; İstiklal Savaşı'nı başlatan diğer komutanlar olan fakat Millî Mücadele sonrasında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası adlı muhalefet partisi kurmak istedikleri için "gözden düşen" Hüseyin Rauf Orbay, Refet Bele ve Ali Fuat Paşa'dır.
Bildiri, Erzurum'da 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir'e ve Cemal (Mersinli) Paşalara da sunuldu.[1] Onların onayının alınmasından sonra, bildiri, 22 Haziran 1919'da ülkenin en batısındakinden en doğusundakine kadar tüm mülki amir ve askeri komutanlara telgrafla Abdurrahman Rahmi Efendi tarafından ulaştırıldı.
Amasya Genelgesi'nin sonuçları
Amasya Genelgesi'nin hazırlanarak telgraf yolu ile tüm Türkiye'ye iletildiği Amasya Saraydüzü Kışlası
Türk inkılabının ihtilâl safhası başlamıştır.
Kurtuluş Savaşı'nın gerekçesi, amacı ve yöntemi belirlenmiştir.
İlk kez millî egemenliğe dayalı bir yönetimden bahsedilmiştir.
İstanbul Hükûmeti ilk kez yok sayılmıştır.
Türk milleti, hem İstanbul'a hem de işgalci güçlere karşı mücadeleye çağrılmıştır.
Kurtarıcı olarak görülen padişah, Hilâfet, manda ve himaye düşüncesinin yerini millet ve milliyetçilik düşüncesi almıştır.
Üstü kapalı olarak Heyet-i Temsiliyenin (Temsil Kurulu) oluşturulmasından bahsedilmiştir.
Mustafa Kemal padişah tarafından kendisine verilen 9. Ordu Müfettişliği yetkilerini aşmış, kendi sorumluluğunda olmayan batı bölgelerine de bir tamim yayınlamıştır.
Direniş esasları ilk defa Amasya'da yazılı bir ilke haline getirilmiştir.
Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır oluşumu sağlamlaşmıştır.
İlk kez ulusal egemenlikten bahsedilmiş olduğundan evrensel bir maddedir.