“47 Yıl Önce İnşa Edilen Binanın Sorumluluğu: Mimar mı, Denetim Kurumları mı? “
21 Ocak 2025 tarihinde Bolu Kartalkaya’da meydana gelen ve 78 vatandaşımızın hayatını kaybettiği Grand Kartal otel yangını, ülkemizi derinden sarsmıştır. Yangının ardından otelin 47 yıl önceki mimarı da dahil olmak üzere birçok kişi gözaltına alınmıştır. Bu durum, ülkemizde eski yapıların günümüz standartlarına uygunluğu, denetim süreçlerinin etkinliği ve sorumluluk dağılımı konularında ciddi soruları yeniden gündeme taşımıştır.
Bir binanın inşası sırasında, o dönemin yürürlükteki imar mevzuatına ve güvenlik standartlarına uygunluk esastır. Grand Kartal Otel’in inşa edildiği 47 yıl öncesinde, mevcut standartlara uygun olarak tasarlandığı varsayılabilir. Ancak aradan geçen on yıllar içinde, imar ve yangın güvenliği yönetmeliklerinde çok sayıda değişiklik ve güncelleme yapılmıştır. Böyle bir durumda, yapıların mevcut standartlara uygun hale getirilmesi için bina sahipleri, işletmeciler ve denetim kurumlarının gerekli önlemleri alması şarttır.
Grand Kartal Otel yangını, bu noktada büyük bir sorunu gözler önüne sermektedir. 47 yıl önceki bir mimarın bugün yaşanan bir trajediden sorumlu tutulması ne kadar doğrudur? Bir binanın güvenliğinin sağlanması sadece tasarım aşamasıyla sınırlı kalmamalıdır. Zamanla değişen ihtiyaçlar, güncellenen yönetmelikler ve gelişen teknolojiler doğrultusunda, bu yapılar sürekli bir bakım, onarım ve yenileme sürecine tabi tutulmalıdır.
Bu noktada, binanın güvenliğini sağlamakla görevli diğer paydaşların sorumluluğu devreye girmektedir. Binaların güvenlik ve kullanım standartlarına uygunluğunu denetlemekle yükümlü olan kurumlar, itfaiye teşkilatları ve diğer denetleyici kurumlar, düzenli kontrollerle bu süreci desteklemelidir. Grand Kartal Otel örneğinde görüldüğü üzere, yangın güvenliğin sistemlerinin eksikliği ve acil çıkışların yetersizliği gibi konular, denetim süreçlerindeki aksaklıkların açık bir göstergesidir. Dolayısıyla, bu trajedinin sorumluluğu tek bir kişiye – mimara – yüklenemez. Sorumluluk, bina sahiplerinden denetim kurumlarına kadar geniş bir paydaş ağına aittir.
İlköğretim müfettişi olarak görev yaptığım dönemde, ülkemizde denetim mekanizmalarının yetersizliğini defalarca gözlemleme fırsatım oldu. Fethullah Gülen’e bağlı kurslar, apartman dairelerinde açılan yurtlar ve standartlara uygun olmayan dini kurslar, okullar bu durumun en çarpıcı örnekleriydi. Bu tür kurumların Standartlar Yönergesi’ne uymadığını tespit ettiğimizde, açılışlarını onaylamadık. Ancak kısa süre sonra, yetkilerimiz elimizden alınıyor ve bu kursların faaliyetlerine izin veriliyordu. Bu, yalnızca mevzuat eksikliklerinden değil, denetim mekanizmalarındaki baskı ve müdahalelerden kaynaklanıyordu.
Bolu’daki yangında da benzer bir senaryo olduğunu düşünüyorum. Denetim görevini üstlenen müfettişlerin ya eksiklikleri dile getirmediğini ya da getirecek koşullara sahip olmadığını tahmin ediyorum. Bu tür trajedilerin önlenmesi için, denetim mekanizmalarının bağımsız ve etkili bir şekilde çalışması gerekmektedir.
Grand Kartal Otel yangını, eski yapıların güncel standartlara uygun hale getirilmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bu noktada sorumluluk yalnızca mimarların ya da yapı sahiplerinin değil, aynı zamanda denetim süreçlerinden sorumlu tüm kurum ve kuruluşların omuzlarındadır. Ayrıca, denetim mekanizmalarının şeffaf, bağımsız ve etkin bir şekilde çalışması için gerekli reformlar yapılmalıdır.
Unutulmamalıdır ki, bir binanın güvenliği yalnızca inşa edildiği dönemde değil, kullanım ömrü boyunca sürekli dikkat ve bakım gerektirir. Bu bilincin toplumsal düzeyde yaygınlaştırılması, benzer trajedilerin yaşanmasını engellemek adına büyük bir öneme sahiptir. Bu olay, bize bir kez daha toplumun güvenliği için tüm paydaşların üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini hatırlatmıştır.
İsmail Erdal 2025 Muğla