2017 yılı, Türkiye Cumhurbaşkanlığınca “Türk Dili Yılı” ilan edildi. Tanıtımlar yapılıp, yarışmalar düzenlendi. Konu çok önemli. Türkçeyi doğru ve güzel kullanmak hepimizin ilkesi olmalı.
Kemal Ateş bir kitabının adını “Öğretemediğimiz Türkçe” koymuştu. Ömer Asım Aksoy, Şiar Yalçın, Osman Bolulu, Ali Dündar ve başka yazarlar bu konuda eserler verdi. Yine de istenilen başarı elde edilemedi. Bu yıl da özenli yazmaya dikkat edeceğiz. Mutlaka başaracağız.
Bu hafta sizi bir Şair-Yazar büyüğümüzle tanıştıracağım. Attila Aşut. 2017’nin Aralık ayında altmışıncı sanat yılını kutladık. Birgün gazetesinde, Pazartesi günleri, “Dilin Kemiği” köşesinde yazıyor.
Sizleri 8 Ocak 2018 tarihli yazısı ile başbaşa bırakıyorum:
“Virgül” konusunda birkaç yazı yazmıştım ama “noktalı virgül”e henüz sıra gelmemişti. İbrahim Varlı arkadaşımızın 2 Ocak 2018 günkü yazısının başlığını görünce, bu konuya değinmenin zamanı geldi diye düşündüm…
Arkadaşımızın yazısının başlığı şöyleydi:
“İran vesilesiyle; toplumsal olaylara nasıl bakmalı?”
Bu başlıkta noktalı virgülün yeri var mı?
Soruyu yanıtlayabilmek için, noktalı virgülün işlevini açıklamak gerekiyor.
Yazım Kılavuzu, “Birbirine bağlı olmalarına karşın, her biri kendi içinde bağımsız ve öğeleri arasına virgül konmuş olan sıralı tümceler noktalı virgülle ayrılır” diyor.
Bu başlıkta öyle bir durum yok. Görüldüğü gibi, noktalı virgülle ayrılan söz öbekleri, bağımsız tümceler değil, birbirini tümleyen öğeler. O nedenle burada ne noktalı virgül ne de başka bir yazım imi gerekiyor.
Noktalı virgülün kullanım yerleri çeşitlidir. Örneğin öznenin ardından virgülle ayrılmış söz öbekleri gelirse, bunların özneyle karışmaması için de özneden sonra noktalı virgül kullanmamız gerekir.
Bu yazım iminin, karmaşık tümcelerin anlaşılır kılınmasında önemli katkısı vardır. Ama hiçbir ime gereksinim duyulmayan yerlerde gelişigüzel kullanılması elbette yanlıştır.
•••
Söz noktalı virgülden açılınca, Ahmet Yıldız’ın birkaç yıl önce “Gerçek Edebiyat” sitesinde yazdığı bir yazıyı anımsadım. Yıldız, o yazıda noktalı virgülün Batı yazınındaki tarihine de değinerek bizdeki yanlış kullanımlardan örnekler sıralamıştı.
Kendi gözlemlerimden yola çıkarak bir genelleme yapmam gerekirse, Türkiye’de yazım imleri arasında en yanlış kullanılanı noktalı virgüldür diyebilirim.
Bu konuda her gün yüzlerce örnekle karşılaşıyoruz. Birkaç yazıdan alıntı yaparak somutlayayım:
-“Bir okul şarkısı öğrettilerdi bize çocukken; marş ritminde.” (Çiğdem Toker, “Baran 7 yaşında bir çocuktu”, Cumhuriyet, 29 Ağustos 2015)
(Virgül yerine noktalı virgül kullanılmış.)
-“2. Axtamara Film Günleri organizasyonundan gelen bildirgeyi okurlarımla paylaşıyorum; Van Büyükşehir Belediyesi ve Ortadoğu Sinema Akademisi Derneği’nin ortak çabasıyla 10-15 Kasım 2015 tarihleri arasında ikincisini gerçekleştireceğimiz Axtamara Film Günleri’nde halkımızın ilgiyle izleyeceği bir program oluşturduğumuzu düşünüyoruz.” (Murat Yaykın, “2. Axtamara Film Günleri”, BirGün, 12 Kasım 2015)
(İlk tümceden sonra noktalı virgül değil üst üste iki nokta gerekir. Çünkü izleyen tümcede bir açıklama var, bildirge paylaşılıyor.)
-“Odaya kitlenen Trabzonspor ve onun geleceğiydi. Ama asıl sorun; kitletenin umurunda olmadığı gibi nereye varacağını kestiremeyen bir anlayışın Trabzonspor’u ele geçirmesidir.” (Müslüm Gülhan, “Kayıp Şehrin Kayıp Takımı Trabzonspor”, BirGün, 4 Aralık 2015)
(Bu tümcede noktalı virgülün gereksizliği açık seçik ortada.)
•••
Ahmet Yıldız, “Basınımızda Noktalı Virgül Kullanma Çılgınlığı” başlıklı yazısında, “Bir virüs gibi yayılmaya başlayan bu işaret, üstelik hep yanlış kullanılıyor. Nokta yerine, virgül yerine, hatta hiçbir işaret kullanılmaması gereken bir yere gelişigüzel koyulabiliyor” diyordu.
Onu sıraladığı yanlış kullanım örnekleri arasında şu tümceler de vardı:
-“Bir yıl sonra; basma üretimi 12 milyon metreye ve iplik üretimi 407 tona çıktı. 10 yıl sonunda; basma üretimi 20 milyon metreye ve iplik üretimi 2 bin 800 tona çıktı. Ardından; Nazilli’de Pamuk İstasyonu kuruldu. (Soner Yalçın, Sözcü, 31 Ağustos 2014)
-“A Milli Takımımızın 11’i: Onur, Mehmet Topal, Ersan Gülüm, Ömer Toprak; Caner, Emre, Selçuk, Gökhan, Arda, Olcan, Burak” (Milliyet, 9 Eylül 2014)
-“O tarihlerde inşaatın 15. katında işçiler tarafından çekilen görüntülerde; Erdoğan Polat ve arkadaşlarının çalışması yer alıyor.” (Sözcü, 10 Eylül 2014)
-“Çünkü sol siyaset etnik; ya da mezhepler farklılıklar üzerinden değil; sınıfsal, ulusal ve uluslararası eşitsizlikler üzerinde bir stratejiyi ve mücadeleyi örgütlemektedir.” (Dr. Ali Haydar Fırat, Cumhuriyet, 18 Eylül 2014)
•••
Kuşkusuz, yanlış kullanılan yazım imi yalnızca noktalı virgül değil. Virgül de, üç nokta da, ünlem de, hatta soru imi bile çoğu köşeyazısında yanlış kullanılıyor. Bu konuda daha fazla örnek sıralayarak kafanızı şişirmek istemem! Ancak, bu tür yanlışlara hoşgörüyle bakmamamız gerekir.
***
Ptt çuvalladı!
Anonim şirkete dönüştükten sonra kamu hizmeti verme özelliğini iyice yitiren PTT, ucuza çalıştırdığı geçici/taşeron işçiler yüzünden hizmet kalitesinden hayli uzaklaştı. Şirket artık kamu yararını değil kârlılığı önceliyor. Mektup ve kargo ücretleri sürekli zamlanırken, havale bedelleri en kazıkçı bankaları bile geride bıraktı!
Bütün bunların üstüne, şimdi bir de PTT Kargo’nun sorumsuzluğu eklendi. Yılbaşı öncesinde birçok kişiden dinlediğimiz olumsuzluklardan biri de bizim başımıza geldi. 27 Aralık 2017 günü Amasya / Taşova’dan kargoya verilen KP020342554954 barkod numaralı bir meyve kutusu, bize tam sekiz gün sonra, yani 3 Ocak 2018 akşamı ulaştırıldı. Oysa paketin üzerinde “Öngörülen teslim tarihi 29 Aralık” diye yazıyor. Üstelik bunu bize getiren kargo servisi değil, posta dağıtıcısı idi! Hizmet birimleri bile birbirine karışmış! Tabii, sekiz gün kapalı kutuda havasız kalan ve sıcak ortamda bekletilen meyveler, elimize ulaştığında çürümeye yüz tutmuştu!
Özetle söylemek gerekirse, PTT yeni yıla girerken çuvalladı!