“Emeklilik: Onurlu Bir Yaşam mı, Sessiz Bir Terk Ediliş mi?”

Bir sabah uyandığınızda, hayatınızı çalışarak, üreterek ve ülkenize katkı sağlayarak geçirdiğiniz yılların ardından, size teşekkür değil, unutulmuşluk verildiğini fark ediyorsunuz. Emeklilik, yılların birikimini yaşamak yerine bir çileye dönüşüyor. Eviniz yoksa kira ödeyemiyor, huzurevine gitmek isteseniz maaşınız yetmiyor. Bu, devlete yıllarca sırtını vermiş bir neslin, “Artık sırtımıza yüktünüz” denilerek yaşamdan soyutlanmasıdır. Bu yazı, bugün Türkiye’de emeklinin içinde bulunduğu zor durumu gözler önüne serecek.

2024 yılı Temmuz ayı itibarıyla, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre, emeklilerin ortalama aylıkları 14.959 TL olarak belirlenmiştir.  Memur emeklileri için ise en düşük maaş 14.741 TL olarak kaydedilmiştir.  2025 yılında planlanan %11’lik artışla, ortalama emekli maaşı yaklaşık 16.604 TL’ye, en düşük memur emeklisi maaşı ise yaklaşık 16.362 TL’ye yükselecektir.

Ancak, bu artışlar yaşam maliyetlerindeki yükseliş karşısında yetersiz kalmaktadır. Özellikle büyük şehirlerde kira bedelleri, en düşüğü 20. 000 TL’yi aşmış durumdadır. Gıda, elektrik, su ve doğalgaz gibi temel ihtiyaçların maliyetleri de sürekli artmaktadır. Bu koşullarda, emeklilerin maaşları temel yaşam giderlerini karşılamaktan uzak kalmaktadır.

Huzurevleri de emekliler için bir çözüm olmaktan çıkmıştır. 2025 yılı için belirlenen özel huzurevi ücretleri, taban fiyat olarak 15.000 TL + KDV, tavan fiyat olarak ise 78.975 TL + KDV olarak belirlenmiştir.  Bu ücretler, emeklilerin maaşlarının çok üzerinde olup, huzurevlerinde kalmayı imkânsız hale getirmektedir.

Türkiye’de emekliler, ekonomik zorluklar nedeniyle sosyal hayattan uzaklaşmak zorunda kalıyor. Yapılan araştırmalar, emeklilerin %70’inin hayatından memnun olmadığını ve %99’unun ülkenin ekonomik koşullarından şikayetçi olduğunu gösteriyor.  Bu durum, emeklilerin kahvehanelere gidemeyecek, parklarda oturmak zorunda kalacak kadar maddi sıkıntı çekmelerine neden oluyor. Ayrıca, huzurevlerinin yüksek maliyetleri nedeniyle buralara yerleşemeyen, evi olmayan emekliler sokaklarda yaşamak zorunda kalıyor ve acı bir sonu bekliyor. Bu tablo, emeklilerin toplumdan dışlanarak adeta ölüme terk edildiğini üzülerek gösteriyor.

Devletin emeklilere sunduğu yaşam standardı, ne yazık ki “yaşamak” ile “hayatta kalmak” arasındaki ince çizgiyi geçemiyor. Emekliye reva görülen bu koşullar, onların yaşam haklarını ellerinden alıyor. Bu bir nevi sessiz bir terk ediş. Ülkesine yıllarca hizmet etmiş bireylerin, yaşlılıklarında yalnızca maaş artış oranlarıyla değil, insanca bir yaşam hakkıyla ödüllendirilmesi gerekir.

Bir toplumun gelişmişliği, yaşlılarına ve emeklilerine gösterdiği saygı ve sunduğu yaşam standartlarıyla ölçülür. Türkiye’de emeklilerin durumu, devletin acilen çözüm üretmesi gereken bir yara haline gelmiştir. İşte bu konuda atılabilecek bazı adımlar:

 1. Maaş Artışlarında Gerçek Enflasyon Esas Alınmalı: Maaş artışları, yalnızca açıklanan resmi enflasyona değil, gerçek hayat pahalılığına göre düzenlenmelidir.

 2. Devlet Destekli Huzurevleri Artırılmalı: Huzurevleri emeklilerin erişebileceği bir hak haline getirilmeli, bu hizmetler ücretsiz veya sembolik ücretlerle sunulmalıdır.

 3. Kira Yardımları: Evi olmayan emeklilere kira yardımı yapılmalı, bu yardımlar düzenli ve yeterli olmalıdır.

 4. Sosyal Aktivite ve Sağlık Destekleri: Emeklilere yönelik ücretsiz sosyal etkinlikler ve sağlık destekleri sağlanmalıdır.

Bu adımlar atılmadığı sürece emekliler, ekonomik zorluklar içinde boğuşarak yaşamlarını sürdüremeyecek hale gelecektir. Onlara bir yük gibi davranmak yerine, yıllarca verdikleri emeğin karşılığını onurlu bir yaşam standardı sunarak ödemek, devletin en temel görevidir. Çünkü emekliyi ölüme terk etmek, bir toplumun vicdanını da terk etmesi demektir.

İsmail Erdal 04.01.2025