Erbaa Ovası kuraktan kavrulur.

Yağmur yok!

Yüzler kavruk!

Eller çatlak!

Gözler havada.

Geldi, gelecek...ekinler yanık, çiçekler iki yaprak.

Beklenti sağanak. Gök gürlüyor iki damla, umutlar söndü sönecek.

Ekini sürüp çiçek eksek...

Çiçek bozup nohut eksek... şaşkın, bozgun oldu toprak.

Nasıl baş etsek.

İki Irmak akar oysa Erbaa ovasından. Doğusundan Kelkit gürül, gürül, batısından Yeşilırmak.

97.000 dekar münbit toprak kavuşamadan suya, banmadan parmağını usulca toprağa bakar, bakar gider Samsun üzerinden Karadenize boşalır.

Köylü bir kavruk tarlaya bakar, bir boş kanala.

Oysa seçim öncesi inci tanesi gibi dizilip, müjde, müjde 2008'den beri hasret bitecek. Su akacak. Diye meydanlarda umut dağıtmışladı.

Bu günlerde hepsi arıyor, dertleniyor üretici.

Haydi.

Söz verdiniz.

Verin sularını.

Çıkınız köylüye makul yanıt veriniz.

Köylü biçare.

Üretici battı, batacak.