“Kasım Ayında Kirazlar Çiçek Açarsa: İklim Değişikliğinin Ayak Sesleri”

Amasya’nın Taşova ilçesi Alpaslan Köyü’nde, Kasım ayında kiraz ağaçlarının çiçek açtığını görmek, iklim değişikliğinin tarım üzerindeki etkilerini en somut haliyle gözler önüne seriyor. Doğa adeta çığlık atıyor, ancak bu çığlık ne yazık ki duyulmuyor. Bu olağan dışı durum, küresel ısınmanın ve değişen mevsimlerin tarımsal üretime nasıl zarar verdiğini gözler önüne seriyor. Kiraz ağaçlarının normalde bahar aylarında çiçek açması gerekirken, Kasım ayında çiçeklenmeleri doğal düzenin bozulduğunun açık bir göstergesidir.

İklim değişikliği, sera gazlarının birikmesiyle gezegenimizin ortalama sıcaklıklarının yükselmesi ve mevsimlerin kaymasıyla sonuçlanıyor. Bu durum sadece doğayı değil, insan hayatını da köklü bir şekilde etkilemeye başladı. Amasya’nın bereketli topraklarında yıllardır meyve veren ağaçlar, bu anormal hava koşullarıyla şaşırmış durumda. Kirazlar, yanlış zamanda çiçek açarak aslında bizlere doğanın alarm verdiğini gösteriyor. Peki, bu duruma nasıl geldik?

İklim değişikliğine neden olan başlıca faktörlerin başında fosil yakıtların aşırı kullanımı geliyor. Sanayileşmeyle birlikte enerji ihtiyacının artması, kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtların yoğun bir şekilde tüketilmesine neden oldu. Bu da atmosfere büyük miktarlarda karbon dioksit salınmasına yol açtı. Ayrıca ormanların yok edilmesi, iklim değişikliğini hızlandıran diğer bir faktör. Ormanlar, atmosferdeki karbondioksiti emerek havayı temizliyor. Ancak, kontrolsüz ağaç kesimi ve kentleşme bu doğal filtreleri ortadan kaldırıyor.

Endüstriyel tarım ve hayvancılık da iklim değişikliğine katkıda bulunan önemli sektörlerden biri. Büyük ölçekli tarım faaliyetleri sırasında salınan metan ve diğer sera gazları, gezegenin ısınmasına neden oluyor. Özellikle tarım alanında yapılan bu faaliyetler, mevsimlerin kaymasına ve doğal döngülerin bozulmasına sebep oluyor. Amasya’nın verimli topraklarında yıllardır yapılan tarım, bu küresel değişimden olumsuz etkileniyor.

Kasım ayında çiçek açan kiraz ağaçları, bu olumsuz tablonun küçük bir yansıması. Eğer küresel ısınmayı yavaşlatmak ve tarımın sürdürülebilirliğini sağlamak istiyorsak, öncelikle sera gazı emisyonlarını azaltmamız gerekiyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçmek, ormansızlaşmayı durdurmak ve tarımda daha sürdürülebilir yöntemler benimsemek, bu soruna karşı mücadele edebileceğimiz yollar arasında. Ayrıca küresel işbirlikleri ve politikalar bu mücadelenin başarısında kritik rol oynuyor. Paris İklim Anlaşması gibi uluslararası girişimlerle ülkelerin karbon salınımlarını azaltmaları ve temiz enerjiye geçmeleri sağlanmalı.

Ancak bu mücadele sadece devletlerin ve büyük şirketlerin alacağı önlemlerle sınırlı kalmamalı. Bireysel olarak da üzerimize düşeni yapmamız gerekiyor. Enerji tüketimimizi azaltmak, atıklarımızı minimize etmek, yerel ve organik ürünler tüketmek gibi adımlar, herkesin yapabileceği küçük ama etkili değişikliklerdir.

Amasya Taşova Alpaslan Köyü’nde yaşanan bu iklim anomalisi, daha büyük felaketlerin habercisi olabilir. Eğer bir an önce doğayla uyumlu bir yaşam biçimine geçmezsek, bu tür olaylar sıklaşacak ve tarımsal üretimimiz ciddi şekilde tehlikeye girecek. Kirazlar artık yanlış zamanda çiçek açmayacak, belki de hiç açmayacak. Gelecek nesillerin yaşayacağı dünyayı şekillendirmek bizim elimizde; ya bu krize karşı bilinçli bir mücadele vereceğiz ya da doğal kaynaklarımızı hızla tüketmeye devam ederek geleceğimizi tehlikeye atacağız.

İsmail Erdal 15.10.2024 MUĞLA