“Kahire’nin Kalabalığında Tarihe Dokunmak”

Bugün, serbest zamanın sunduğu özgürlükle kendimizi Kahire’nin kalbine attık. Şehrin kalabalığı, Cuma tatilinin de etkisiyle zirveye ulaşmıştı. Her sokak bir başka hikaye fısıldıyor, her köşe binlerce yıllık tarihi ve kültürel birikimi sergiliyordu. İlk durak, dünyanın en eski ve en büyüleyici çarşılarından biri olan Khan el-Khalili Çarşısı oldu. Rehberimiz, bu çarşının 14. yüzyılda Memlük Sultanı Berkuk’un emriyle kurulduğunu ve o dönemde Kahire’nin ticaret merkezi haline geldiğini anlattı.

Daracık sokaklardan geçerken, burnumuza kimyon, tarçın ve zerdeçal gibi baharatların keskin kokuları doldu. Her dükkanda rengarenk kumaşlar, altın işlemeli takılar ve el yapımı bakır eşyalar sergileniyordu. Rehberimiz, Mısır’a özgü papirüs sanatından bahsetti. Antik Mısır döneminde firavunların bu kağıtları nasıl kullandığını ve papirüslerin günümüzde turistler için popüler hediyelik eşyalar haline geldiğini öğrendik.

Çarşının hemen yakınında, İslam dünyasının en önemli ibadethanelerinden biri olan El-Hüseyn Camii’ni ziyaret ettik. Rehberimiz, bu caminin Fatımi döneminde inşa edildiğini ve İmam Hüseyin’in kafasının burada defnedildiğine inanıldığını anlattı. Caminin sade ama etkileyici mimarisi, Fatımi ve Memlük dönemlerinin mimari unsurlarını bir araya getiriyordu.

Bir sonraki durağımız, Fatımi Halifesi El-Hakim bi-Amrillah adına 10. yüzyılın sonlarında inşa edilen cami oldu. Rehberimiz, bu yapının yalnızca ibadet amaçlı kullanıldığını, bir külliye işlevi görmediğini belirtti. Caminin kare planlı minareleri, Fatımi mimarisinin sade ama güçlü estetik anlayışını yansıtıyordu.

Ardından, Sultan Kalavun Külliyesi’ni ziyaret ettik. Rehberimiz, bu külliyenin 1284-1285 yıllarında Memlük Sultanı Kalavun tarafından yaptırıldığını ve İslam dünyasının en önemli yapılarından biri olduğunu anlattı. Külliye, cami, medrese, hastane (bimaristan) ve türbeden oluşuyordu. Kalavun’un türbesinin İslam dünyasının en görkemli anıt mezarlarından biri olarak kabul edildiğini öğrendik. Ayrıca, bu külliyenin bimaristanı, zamanının en ileri tıbbi hizmetlerini sunan bir sağlık merkeziymiş.

Rehberimiz, Memlükler dönemine geçmeden önce, Eyyubiler hakkında bilgi verdi. 1171 yılında Selahaddin Eyyubi’nin Fatımi Halifeliği’ni yıkarak Sünni İslam’ı tesis ettiğini ve Mısır’da yeni bir dönemi başlattığını söyledi. Selahaddin’in, Haçlılara karşı kazandığı Hıttin Zaferi ve Kudüs’ü fethedişi ise İslam tarihindeki en büyük başarılardan biri olarak öne çıkıyordu.

Memlükler ise 1250’de Eyyubi Hanedanlığı’nı devirerek kendi dönemlerini başlattılar. Rehberimiz, Memlüklerin İslam dünyasının koruyucusu olarak Moğollar ve Haçlılar karşısında büyük zaferler kazandıklarını, ancak 1517’de Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim tarafından Ridaniye Savaşı’nda mağlup edildiklerini anlattı. Bu tarihten itibaren Mısır, Osmanlı İmparatorluğu’nun bir eyaleti haline geldi.

Memlüklerin siyasi gücü sona erse de, kültürel ve mimari mirasları Osmanlı döneminde de yaşamaya devam etti. Memlüklerin inşa ettiği cami ve külliyeler, Osmanlılar tarafından kullanılmış ve korunmuştu. Rehberimiz, Osmanlıların bu yapılardan esinlenerek Mısır’daki idari ve mimari düzeni sürdürdüklerini belirtti.

Bugün, yalnızca alışveriş yapmadık; aynı zamanda, Mısır’ın tarihine ve kültürüne derin bir yolculuk yaptık. Her sokakta, her yapıda farklı bir hikaye duyduk. Fatımilerden Memlüklere, Eyyubilerden Osmanlılara uzanan bu tarihi zenginlik, Kahire’nin büyüleyici kimliğini bir kez daha gözler önüne serdi.

İsmail Erdal 09.11.2024 Kahire