Kendi Seçiminin Bedeli: Sartre’ın “Seçimleriniz Kaderinizdir” Sözü ve Bugünün Türkiye’si Üzerine”

İlk öğretmenlik yıllarımda, elektriğin ve televizyonun olmadığı bir köyde görev yapıyordum. Zorlukların kol gezdiği bu ortamda, Sartre gibi filozofların eserleriyle tanışmam, düşünce dünyamı şekillendirdi. Sartre’ın “Seçimleriniz kaderinizdir; başka biri sizi kurtaramaz” sözü, o yıllarda yalnızca bireysel sorumluluk olarak anlam kazandı. Ancak bugün, Türkiye’nin mevcut durumu üzerine düşündüğümde, bu sözün toplumsal boyutunu daha net görüyorum. Özellikle halkın kendi elleriyle seçtiği yöneticilere ve düzenin işleyişine karşı serzenişlerini duyduğumda, Sartre’ın sözleri çok daha anlamlı hale geliyor.

Sartre’a göre insan, yaptığı seçimlerle kendi kaderini belirler. Bu yalnızca bireysel seçimler için değil, toplumsal düzeyde de geçerlidir. Halk olarak seçimlerimizle, ülkemizin yöneticilerini ve onların belirlediği düzeni şekillendiriyoruz. Ancak son yıllarda, toplumda giderek artan bir memnuniyetsizlik gözlemliyorum. İnsanlar, kendi oylarıyla seçtikleri yöneticilerden şikâyet ediyor; geçinemediklerini, hayat pahalılığı altında ezildiklerini, hak ettikleri gibi bir yaşam sürdüremediklerini ifade ediyorlar. Oysa ki Sartre’ın dediği gibi, bu düzenin temel taşlarını bizler döşedik. Seçimlerimiz, bugün yaşadığımız gerçekliğin zeminini hazırladı.

Bugün Türkiye’de, artan enflasyon, alım gücünün düşmesi ve toplumsal adaletsizlik gibi sorunlarla karşı karşıyayız. Ancak bu sorunlar, bir günde ortaya çıkmadı. Toplum olarak yıllarca, vaatlere kanarak, liderlerin söylemlerine aldanarak, oylarımızı kullandık. Daha iyisini umarken, aslında geleceğimizi şekillendiren tercihleri bizzat kendimiz yaptık. Bugün, kendi seçtiğimiz düzeni eleştiriyor ve bu düzenden kurtulmak için çözüm yolları arıyoruz. İşte Sartre’ın söylediği gibi, “Başka biri sizi kurtaramaz.” İçinde bulunduğumuz durumdan kurtulmak, yine bizim seçimlerimizle mümkün olabilir

Bugün sokaklarda, pazarlarda ya da kahve köşelerinde, insanların geçim sıkıntısını konuştuğunu, ekonomik darboğazdan yakındığını duyuyoruz. “Artık yetişemiyoruz, kazandığımız para yetmiyor” diyen birçok kişi var. Ancak bu kişilere “Peki bu düzeni kim seçti?” diye sorduğumuzda, çoğu zaman bir sessizlikle karşılaşıyoruz. Çünkü gerçek şu ki, bizi yönetenler, halkın verdiği oylarla iktidara geliyor. O oylar, bireylerin kendi tercihlerini ve kaderlerini belirleyen seçimlerdir.

Daha önce bir sohbet sırasında, geçim sıkıntısından yakınan bir dostumun, son seçimlerde tercihini hangi yönde kullandığını sordum. “Ben de oyumu verdim ama ne yapayım, başka seçenek yoktu” dedi. İşte tam burada Sartre’ın sözünün anlamı belirginleşiyor: Seçimleriniz kaderinizdir. Kimse, zorla birine oy verdirmiyor. Her birey, sandığa giderken kendi tercihlerini yapıyor. Ve bu tercihler, bugünkü düzenin temelini oluşturuyor.

Sartre’ın en önemli vurgularından biri, bireyin özgürlüğü ve bu özgürlüğün getirdiği sorumluluktur. Ancak toplumumuzda, genellikle bireylerin bu sorumluluktan kaçındığını ve bir kurtarıcı bekleme eğiliminde olduğunu görüyoruz. İnsanlar, daha iyi bir gelecek için kendi seçimlerini sorgulamak yerine, dışarıdan bir çözüm bekliyorlar. Oysa ki, ne Sartre ne de hayatın kendisi bize böyle bir kurtarıcı sunar. İçinde bulunduğumuz durumdan kurtulmanın tek yolu, kendi seçimlerimizi ve bunların sonuçlarını sorgulamaktan geçer.

Bugünkü Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal sorunlarına baktığımızda, Sartre’ın “Seçimleriniz kaderinizdir” sözü bir uyarı niteliği taşıyor. Geçmişte yaptığımız hatalı seçimler, bugün karşılaştığımız sorunların temelini oluşturdu. Eğer bu sorunların çözülmesini istiyorsak, öncelikle kendi tercihlerimizi sorgulamalı ve gelecekte daha bilinçli seçimler yapmalıyız.

Sandığa gitmek, yalnızca bir kağıt parçası üzerine mühür basmak değildir. Bu eylem, kendi hayatımıza ve ülkemizin geleceğine dair bir taahhütte bulunmaktır. Bu nedenle, yalnızca kendi çıkarlarımızı düşünerek değil, toplumsal faydayı göz önünde bulundurarak karar vermeliyiz.

Sartre’ın “Seçimleriniz kaderinizdir; başka biri sizi kurtaramaz” sözü, bugünkü Türkiye’nin durumunu anlamak için önemli bir rehberdir. Toplum olarak, kendi seçimlerimizin sonuçlarını yaşıyoruz. Bu durumdan şikâyet etmek yerine, bu sonuçları nasıl değiştirebileceğimizi düşünmek zorundayız. Gelecekte daha bilinçli bir toplum ve daha adil bir düzen istiyorsak, seçimlerimizi daha dikkatli yapmalı ve kendi kaderimizin sorumluluğunu üstlenmeliyiz. Unutmayalım ki, kimse bizi kurtarmayacak. Ancak biz, doğru seçimlerle kendi kaderimizi değiştirebiliriz.

İsmail Erdal 24.11.2024 Muğla