23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Dünya Çocukları ile Türkiye Çocuklarının bir “Çocuk Olimpiyatı” şölenine dönüşmüştür.
Bu yükseliş, Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” özdeyişine uygun olarak yürütülmektedir... Konuk edilen ülkelerin 2007 23 Nisan’ın da beni çok duygulandıran görüntü, Filistin çocuklarının Türkçe konuşmalarındaki tutumları oldu; ulusal giysileri ile bize yansıttıkları görüntüler, belleklerden silinemez. Filistinli çocukları izlerken Kurtuluş Savaşımız’ın “Himmet Çocuk”unu anımsadım. Halide Edip Adıvar’ın anlatımıyla ölümsüzleşen Himmet Çocuk’u...
23 Nisan büyür/19 Mayıs olur/ Umudum var/ Birgün/Gençlik 19 Mayıs’ı/Dünya Gençlik Şöleni/Diye/Duyurur.
Ulusal Egemenlik büyütülür, güçlendirilir; Demokrasi, noksansız kurulur... İşte o gün; davullar zurnalar bir başka biçimde vurulur.
Çocuklar okudukça, kitabın içindeki hazineyi buldukça, çocuk merakını gençlik coşkusu ile bütünleştirdikçe; Atatürk’ü daha iyi, daha doğru anlayacaktır.
Okuduğundan yeni bilgi üreten çocuk, emek-ürün bağlantısını uygulayarak öğrenecek; üretimin büyülü coşkusunu yaşayıp taşıyacaktır. Bu çocuk, gençlik döneminde büyük işler başarır... Uygar ülkeler düzeyi nasıl yakalanacak? Üretimin, örgütlenmenin, ilkeler belirlemenin ve bu ilkeleri disiplinlice yaşama geçirmenin önemini kavrayıp uygulayarak... Olumsuzluklardan ders alarak. Her yanılgıdan, her yanlıştan sonra, üretime umutla yönelerek.
Bütün bunlar eğitim ile başarılacak... Eğitimin taşıyıcısı öğretmenler, bu yükü taşıyacak güçte ve yetenekte olmalı. Çağın değişen yönlerini bilen, eğitim-bilim dünyasını “çocuk merakı ile izleyen, böcek sabrı ile çalışan” öğretmenler yetişmedikçe Türkiyemizin ilerlemesi olanaksızdır.
Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı dönemi ile Kuruluş Savaşı dönemini yeniden öğrenmenin günü gelmiştir.
* * *
Sizi; Burhan MENDİ Öğretmenimle baş başa bırakıyorum.
Hoş ve esen kalınız.
KORKULAR
gün batarken uyanırlar
ellerinde büyürler akşamların köşebaşlarında çoğalırlar
kerpiç damlarda soyunur
saklambaç oynarlar çatılarda sokaklara düşer gölgeleri
gök gürülderken öksürürler
bir çocuğun gülüşünü çalarken gözyaşı olurlar
kedi gözlerinde kanayan gecelerin.
hava kararmışken
kapı aralıklarından bakarlar
dilini çıkarırlar içerdekilere
bakarsın ayın kaşındaki kadının
penceresinden sarkan gülün
koklarken koynundaki karanfillerini
bir çığlık olurlar
baykuş gözlerinde kızaran gecelerin.
ay doğarken açılırlar denizlere
yakamozlara saldırırlar açlıktan
dalgalarla ip atlarken
levrek olurlar balıkların peşinde
başlatırken çılgınca bir dansı
ayaklan maviden kesilir kefallerin
sıçrayarak savrulurken gökyüzüne
karides olurlar
lagos gözlerinde parlayan gecelerin.
gün doğarken kaçışırlar
kanatlarında çırpınırlar palmiyelerin
bakınca ufka ödleri kopar
kaçacak delik ararlar aydınlıktan
şafağın dudaklarında uyurken
hayal olurlar
güvercin gözlerinde yıkanan gündüzlerin.
burhan mendi
|