“Tayland Gezi Notları: 1”
Başak Yatçılık ve Otomotiv’in Varta Akü bayilerine yönelik düzenlediği Tayland gezisi, benim için her seferinde yenilenen bir heyecanın başlangıcıydı. 27 Kasım 2024 sabahı, saat 6.30’da Dalaman Havalimanı’nda buluştuk. Türk Hava Yolları ile İstanbul Havalimanı’na, oradan da Katar Havayolları ile Doha aktarmalı olarak Tayland’a doğru yola çıktık.
Tayland, Güneydoğu Asya’nın kalbinde yer alan ve zengin kültürel mirasıyla tanınan bir ülke. Nüfusunun yaklaşık %95’i Theravada Budizmi’ne mensup olan Tayland’da, Budizm sadece bir din değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesi olarak benimseniyor. Bu felsefe, Tayland halkının sakin, hoşgörülü ve mutlu bir yaşam sürdürmesine katkı sağlıyor.
Tayland halkının misafirperverliği ve insan sevgisi, her ziyaretimde beni derinden etkiliyor. Güler yüzlü ve yardım sever tavırlarıyla tanınan Taylandlılar, turistlere karşı da son derece saygılı ve nazik davranıyorlar. Bu saygı ve hoşgörü kültürü, Budizm’in öğretileriyle şekillenmiş ve günlük yaşamın her alanında kendini gösteriyor.
Teknolojik gelişmelerde geri kalmış ve emperyalist devletlerin pazarı haline gelmiştir. Ancak, Tayland halkının azim ve çalışkanlığı sayesinde, ülke ekonomisi son yıllarda önemli bir büyüme göstermiştir.
Bu yolculuk, Tayland’ın zengin kültürünü, tarihini ve insanlarını daha yakından tanımak için eşsiz bir fırsat sunuyor. Her ziyaretimde olduğu gibi, bu seyahatte de Budizm’in derin felsefesini inceleme ve Tayland halkının yaşam tarzını daha iyi anlama imkanı bulacağım. Tayland’ın eşsiz güzelliklerini ve kültürel zenginliklerini keşfetmek için sabırsızlanıyorum.
Tayland’da İlk Gün: Bangkok ve Altın Buda Ziyareti
Tayland gezimizin ilk günü, Bangkok’un kalbinde yer alan ve dünyanın en büyük altın Buda heykelini barındıran Wat Traimit tapınağına yaptığımız ziyaretle başladı. Rehberimizin verdiği bilgilerle, bu heykelin yalnızca bir sanat eseri değil, aynı zamanda derin bir tarih ve hikâye barındırdığını öğrendik.
Altın Buda (Phra Phuttha Maha Suwan Patimakon), yaklaşık 5,5 ton ağırlığında saf altından yapılmış muazzam bir heykel. Heykelin tarihi 13. yüzyıla kadar uzanıyor ve Sukhothai Krallığı döneminde yapıldığı tahmin ediliyor. O dönemde heykelin altından yapılmış olduğu saklanmak istenmiş, bu nedenle üzeri sıva ve alçı ile kaplanmış. İşgalcilerden ve hırsızlardan korunması amacıyla alınan bu önlem, yüzyıllar boyunca bu eşsiz eserin sıradan bir heykel gibi görünmesine neden olmuş.
Ancak 1950’li yıllarda, taşınırken alçı kaplamanın bir kısmı çatlamış ve altında saf altın bir yüzeyin olduğu fark edilmiş. O an, Altın Buda’nın gerçek değeri ortaya çıkmış. Bu keşif, Tayland halkı için sadece bir sanat eserinin yeniden doğuşu değil, aynı zamanda inanç ve tarih açısından büyük bir dönüm noktası olmuş.
Heykelin ihtişamını yakından görmek büyüleyiciydi. Hem dini bir simge hem de bir sanat şaheseri olan Altın Buda, Tayland halkının Budizm’e olan derin bağlılığını ve inançlarının sembolünü gözler önüne seriyor. Güneş ışığında parlayan altın yüzeyi, hem görkemli hem de mistik bir his uyandırıyordu.
Wat Traimit’e yaptığımız bu ziyaret, geziye unutulmaz bir başlangıç oldu. Altın Buda’nın hikâyesi bana, bazen değerli şeylerin üzerinin kapalı olabileceğini ve ancak zamanla veya doğru koşullarda gerçek yüzlerinin ortaya çıkabileceğini düşündürdü. Tayland’ın derin tarihine ve inançlarına dair bu kadar güçlü bir sembol ile tanışmak, gezimizin ilk günü için oldukça etkileyiciydi.
İsmail Erdal 28.11.2024 Bankok