Toprağın Üstü Altından Kıymetli Yurdumuzu Tahrip Eden Altın Arayıcılarına Dur Diyelim

Son yıllarda altın arayıcılarının doğayı nasıl tahrip ettiğine hepimiz tanık oluyoruz. Ancak bu tahribat sadece belli bölgelerle sınırlı değil; yurdumuzun her köşesi, bu acımasız arayışın kurbanı oluyor. Doğamız, ormanlarımız, su kaynaklarımız; altın uğruna delik deşik ediliyor, yok ediliyor. Kaz Dağları’ndan Boğalı Dağı’na, Balıkesir’den Amasya ve Tokat’a kadar her bir karış toprağımız bu yıkımın pençesinde. Ama artık bu tahribata dur demenin zamanı geldi.

Unutmayalım ki, toprağın üstü altından daha kıymetlidir. Altının değeri, onu bulmak için tahrip edilen doğanın, kirletilen suların, yok edilen yaşamların yanında hiçbir şeydir. Pandemi döneminde hepimiz şunu gördük: İnsanlar evlerine altın değil, yiyecek stokladı. Çünkü hayatta kalmak için altına değil, suya, toprağa, gıdaya ihtiyacımız var. Toprak bize hayat verir, altın ise sadece maddi bir değer katar. Ama bu maddi değer, doğamızı, sağlığımızı ve geleceğimizi yok ediyorsa, altının hiçbir anlamı kalmaz.

Yurdumuzun dört bir yanında yapılan bu doğa katliamı, sadece bugünü değil, geleceğimizi de tehdit ediyor. Bindiğimiz dalı kesiyoruz; bizi besleyen, büyüten, hayat veren toprakları yok ediyoruz. Çocuklarımıza nasıl bir dünya bırakacağız? Zehirlenmiş topraklar, kurumuş su kaynakları, yok olmuş ormanlar mı mirasımız olacak? Bizler bu yıkımı durdurmazsak, gelecek nesillere yaşanacak bir dünya bırakmamız imkansız olacak.

Bu noktada hepimize büyük bir sorumluluk düşüyor. Artık sadece belli bölgelerde değil, tüm yurtta bu doğa katliamına karşı durmalıyız. Altın arayıcılarının her bir köşemizi tahrip etmesine izin vermemeliyiz. Bu topraklar bizim, bu sular bizim, bu ormanlar bizim; hepsini korumak bizim boynumuzun borcu. Gelin, hep birlikte sesimizi yükseltelim, doğamıza sahip çıkalım.

Bu mücadele, sadece bugünün değil, yarının da mücadelesi. Gelecek nesillere, temiz bir dünya bırakmak istiyorsak, bugün harekete geçmeliyiz. Altın için doğamızı, sağlığımızı ve geleceğimizi feda etmeyelim. Doğanın değerini, yaşamın değerini altından üstün tutalım. Çünkü toprağın üstü, altından daha kıymetlidir; bu gerçeği unutmayalım ve buna göre hareket edelim.

Şimdi, yurdumun dört bir yanından gelen bu çağrıya kulak verelim. Gelin, doğamızı, toprağımızı, suyumuzu, geleceğimizi birlikte koruyalım. Altın arayıcılarına, doğamızı tahrip edenlere hep birlikte dur diyelim. Bu dünya bizim, ve bizler, onu korumakla yükümlüyüz.

İsmail Erdal 02.09.2024 Muğla